Etiketler
öznur doğan, bay hiçkimsi, butterfly effect, diana kruger, jared leto, kaos teoremi, kuantum fiziği, maroia, münir göle, mr nobody, oznurdogan.com, tezer özlü
Film izlemek ve kitap okumak dönemsel aktiviteler halinde yer alır hayatımda. Bir dönem yüklü miktarda kitap okur, gözlerim kızarana ve sulanana kadar sayfaları kapatman. Bir dönem ise art arda 5 filme kadar çıkabilirim.
İş hayatıma yaklaşık 3-4 haftalık ara verdiğim bu dönemde tabii ki de boş bırakamazdım kendimi. Hemen Tezer Özlü’yü bitirip yeni bir Münir Göle kitabına başladım. Bir yandan da yeni filmler indirmeye koyulacaktım ki zevkine güvendiğim, şimdiye kadar bana tavsiye ettiği hiçbir filmde yanılmayan arkadaşım Mr.Nobody’i tavsiye etti. “İlk on dakikası çok karışık gelebilir.” gibi küçük çapta bir itlik yaptıktan sonra filmi izlemeye başladık.
İlk başta gerçekten sersemletici bir etkisi vardı. Bilimsel açıklamalar ile başlayıp durmadan ölen, yaşayan, küçülen ve büyüyen bir adam. Kimse “Benim aklım karışmamıştı ki!” demesin. Yemezler. Sevgili beyinciğimin hızla çalıştığını hissediyordum. Sürekli yeni sorular sorarak. Fakat sonra sorgulamayı bıraktım. Ne zaman çok fazla düşünürsem o kadar konudan uzaklaştığımı hatırladım. İzlemeye koyuldum. Uzun zamandır film izlemediğim için bir özlem duygusu ile takip ettim.
Mr.Nobody her ihtimalde yaşayabilen fakat aslında yaşamayan bir adam. Hiçkimse, çünkü herkes. Film tamamen bu minvalde ilerlerken ve yüz binler olasılığı siz kendiniz de göz önünden geçirmeye başladığınızda zaten film amacına ulaşmış oluyor. En ufak bir hareketin bile yüzlerce nesneyi ya da olayı etkileyebildiğini düşünürsek (Butterfly effect) ve benim sınırlı aklımın bir süre sonra amele olduğu kuantum fiziği gibi olaylara gelirsek karşımıza bir kelime çıkıyor: ihtimaller.
Hangi ihtimali yaşamak istediğinize siz karar verirsiniz ya da karar vermeyerek bir karar vermiş olursunuz. 9 yaşındaki bir çocuğun ihtimaller denizinde 118 yaşına kadar yaşamak da varken 34 yaşında bir araba kazasında ölmek de var. Eğer mümkün kılınabilirse -ki şu anda olmadığını da iddia edemeyiz- aynı anda birden fazla ihtimalde yaşıyor da olabiliriz.
Geçmişi hatırlayabilirsiniz fakat geleceği hatırlayamazsınız tezi de bu yolla çürümüş olabilir. Gelecekten dönüp de kendine bir mesaj bırakmak bile mümkün. Kendi ihtimallerimizi baştan yazabilir, belki de ölümsüz olabiliriz!
Mr.Nobody bittiğinde aklımda birden fazla düşünce vardı. Birincisi filmin duygusal ve romantik yanı. Seçenek ne olursa olsun en doğru aşkı yüzlerce farklı şekilde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu hemen merak ettim. Şu anda neler yaşardım ki acaba? Hangi ihtimaller üzerine tasarlayabilirdim hayatımı?
İkincisi tabii ki de hayatımdaki tercih boyutu. Acaba en ufak bir hareketim hayatımda kimleri yok etti, kimleri ekledi, benim dışımda kaç kişiyi etkiledi? Örneğin bir alışveriş merkezinde son bedenini ben aldığım için bir eteğin, bir başka kişi nelere katlanmaz zorunda kaldı? Ah bu ben.
Filmin görselliği ve müzikleri de bir o kadar doyurucuydu. Sahnelerin gerçekçiliği, müziklerin akıp gidişi, renklerin canlılığı ve o minnak veletlerin güzelliği! Ölesiye güzel çocukları nasıl buldunuz ve Unutuş Melekleri’nin dudağımızın üzerine bıraktığı unutuş çizgisini nasıl hayal edebildiniz? Sorular sorarken yoruluyorum…
Mr.Nobody, son 20 dakikası ile hayatın şeridini gözlerimizin önünden geçirebilecek kapasiteye sahip bir film. İzleyiniz, izletiniz.
Birkaç küçük alıntı:
Young journalist: Everything you say is contradictory. You can’t have been in one place and another at the same time. Of all those lives, which one is the right one?
Nemo Nobody aged 118: Each of these lives is the right one! Every path is the right path. Everything could have been anything else and it would have just as much meaning.
——
Nemo Nobody aged 118: It should be written on every schoolroom blackboard: life is a playground or nothing.
Mr. Nobody – Bay Hiçkimse Trailer