Etiketler

, , , , , , ,


Bir garip kadın. Bir alışamadığımız Türk kadını. Şimdiye kadar kaç Türk kadını bu kadar açık konuşabildi? Açık açık ölümden, aşktan ve seksten bahsedebildi? Bir elin parmaklarını geçmiyor. Parmaklarım oysaki küçük. Parmaklarım yetersiz kalmasaydı, bu konuda.

Tezer Özlü için Türk Edebiyatı’nın Gamlı Baykuşu benzetmesini ilk kimin yaptığını bilmiyorum fakat en doğru tanımlama olmuş. Daha ötesi yapılamazmış. Bir garip kadın Tezer Özlü. Huzursuz, rahatsız, sakin, doygun. Cümleleri bile değişiyor işte bu yüzden. Tek bir nokta ile binlerce şey anlatıyor. Ünleme ve soru işaretine de işte bu yüzden gerek kalmıyor. Tezer Özlü, kendi dilbisini yaratma konusunda kimseye bir şey danışmıyor.

Kitabı çok uzun süre okudum okumadım sürüncemesi arasında kaldıktan sonra bitirdim. Bir kitabı bitiremeyeyazmam yeterli onu asla bitirememek için fakat bu seferki farklıydı, Tezer Özlü’ydü diye asıldım kitaba. İyi ki de asılmışım.

Cesare Pavese seven herifçioğlunun tekiyim. Yaklaşık 6 senedir mutlaka bir yerinde var Pavese hayatımın. Tezer’in de öyle. İşte bu yüzden benden bu kadar uzak bir kadına, gamlı ve baykuş bir kadına yakın hissediyorum kendimi. Çünkü bu kadının italic olarak yazdığı ve Cesare Pavese’ye ait olan yazılar aynı anda aynı kişi tarafından seçilmiş gibi. O ve ben.

Cümleler açık, cümleler İstanbul’u istemediği halde yolları oraya çıkan Tezer gibi. Tezer bu kadar güzel kadınken hem de. Neden aklında ölüm düşüncesi vardı?

Bazen ben de çok düşünüyorum ölümü. Yaşamı düşünmek daha zor geliyor. Ölüm daha basit ve kullanışlı. Örneğin herkese yakışmasa da zorunlu bir moda.

Kefenlere cep dikilmesi çok yakındır. Ben de istiyorum ki kefenime yüzlerce kitap yaprağı sarsınlar. Öyle ölüvereyim işte. Uzatmanın alemi yok.