• BEN KİMİM? / NEDEN YAZIYORUM?
  • SİZDEN GELENLER
  • Copyleft

Öznur Doğan

~ La beaute est dans la rue!

Öznur Doğan

Tag Archives: peter pan

Finding Neverland / Peter Pan’in Peşinde

25 Salı Eyl 2012

Posted by Öznur Doğan in Filmler, sinema, film inceleme

≈ Yorum bırakın

Etiketler

captain hook, dustin hoffman, finding neverland, j m barrie, johnny depp, kate winslet, peter pan


Ağlamaktan için dışına çıksın, gözlerim şişsin, işlediğimiz tüm Metin İnceleme derslerini düşüneyim örneğin. Sonra Peter Pan’in peşinden koşasım gelsin benim de ve onunla birlikte Neverland’e gideyim.

Peter Pan’i ders olarak işleyebilen şanslı insanlardan bir tanesiyim ben. Metin İnceleme dersinde Peter Pan’in küçüklüğünden tutun da Captain Hook’a, deniz kızlarına ve perilere kadar…

Doğuştan sahip olduğumuz doğaya karışma içgüdümüz, bizi bırakmayan sürekli merak halimiz ve çocukluğumuzdan vazgeçemeyişimiz. Doğaya en yakın olduğumu dönemdir çünkü çocukluk. Daha sonra büyür, komşular ne der diye düşünmeye başlarız. Aynı masada birbirimize bakmadan yemek yemeyi marifet sayar, büyüklerin daima elinden öperiz. Hatta pek çokları babasının yanında bacak bacak üstüne atmadığı için kendisini çok önemli birisi sayar.  Saygı ölçütü olarak hareketleri baz almıştır çünkü, fikirleri değil.

Finding Neverland, umduğunuz mutluluğu bulduğunuz bir film. Hayallerin peşinden gitmenin filmi aslında. Bize öğretilen hayallerden uzaklaşmanın yerine pencereden uçup gidebilen çocukların, Peter Pan ile arkadaş olabilenlerin ve hatta Hook’a karşı savaşabilenlerin hikayesi. Hayatın materyalistliğinde düşünmeye vakit ayırabilenlerin naif filmi Findig Neverland. Sulu zırtlak bir insan olduğum için ve duygusal filmleri sevdiğim için Finding Neverland’i seviyorum bence.

Peter Pan’in yazarı J.M. Barrie ve onu Peter Pan’i yazmaya karar verişi var filmde. Yaşananlar mı edebiyata ilham verir yoksa edebiyat mı bizi yaşama yönlendirir sorusunu kendinize ne zamandır soruyorsunuz ya da hiç sordunuz mu bilmiyorum fakat bana biraz karışık geliyor bu sorunun cevabı. Emin olamıyorum, insan zihninin ve hayallerinin nereden öykündüğünü, gerçeği ise nasıl yaşamak istediğine karar verdiğini.

Adınıza bir kitap yazılsın ister miydiniz? Peter ister mi istemez mi tam emin olamıyor yine de Barrie onu yazıyor. Johnny Depp’in oynadığı Barrie karakteri bana en canlı, tatlı edebiyatçıyı tanıtıyor. Sanki diğer tüm yazarlar bir maskenin arkasına saklanıyorlar, siyah beyaz fotoğraflarında onları anlamamamızı istiyorlar. Barrie öyle değil, filmlerde anlatılıyor, hem de onu Depp canlandırıyor. Bir filmi severseniz o dünyanın en güzel filmidir. :p 😀 Tamam şaka yapıyorum. Bu filmi severseniz dünyanın şanslı birilerinden olabilirsiniz.

finding-neverland-izle

“Peter Llewelyn Davies: This is absurd. It’s just a dog. 
J.M. Barrie: Just a dog? *Just*? 
[to Porthos] 
J.M. Barrie: Porthos, don’t listen! 
[to Peter] 
J.M. Barrie: Porthos dreams of being a bear, and you want to shatter those dreams by saying he’s *just* a dog? What a horrible candle-snuffing word. That’s like saying, “He can’t climb that mountain, he’s just a man”, or “That’s not a diamond, it’s just a rock.” Just. “

Bu yüzden filmin replikleri ile size derdimi anlatabileceğime inanıyorum. Tabii spoilerın da alasını vermiş oluyorum. Yine de anlatacağım şeyler filmden başka şeyler olmayacak. Seviyorum, sadece seviyorum.

“Peter Pan: Do you believe in fairies? Say quick that you believe. If you believe, clap your hands! “

“J.M. Barrie: It seems to me that Peter’s trying to grow up too fast. I imagine he thinks that grown-ups don’t hurt as deeply as children do when they… when they lose someone. I lost my older brother David when I was just Peter’s age, and it nearly destroyed my mother. 
Sylvia Llewelyn Davies: James, I’m so sorry. Your poor mother. I can’t imagine losing a child. 
J.M. Barrie: She didn’t get out of bed for months, she wouldn’t eat. I tried everything to make her happy but she only wanted David. So one day I dressed myself in David’s clothing and I went to her. 
Sylvia Llewelyn Davies: You must have frightened her to death. 
J.M. Barrie: I think it was the first time she ever actually looked at me, and that was the end of the boy James. I used to say to myself he’d gone to Neverland. 
Sylvia Llewelyn Davies: Where? 
J.M. Barrie: Neverland. It’s a wonderful place… I’ve not spoken about this before to anyone- ever. 
Sylvia Llewelyn Davies: What’s it like, Neverland? 
J.M. Barrie: One day I’ll take you there. “

“J.M. Barrie: Write about your family, Write about the talking Whale. 
Peter Llewelyn Davies: What Whale? 
J.M. Barrie: The one that is trapped in your imagination, desperate to get out. “

Finding Neverland Trailer

Gerçek Çocuklar: Pál Sokağı Çocukları

20 Salı Mar 2012

Posted by Öznur Doğan in Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım

≈ 13 Yorum

Etiketler

ankara tiyatrosu, çocuklar korkunç allahım, öznur doğan, boka, budapeşte, fazıl hüsnü dağlarca, ferenc molnar, feri ats, freud, kapitalizm, kitap incelemesi, kitap tanıtımı, maroia, nemescek, oznurdogan.com, pal sokağı çocukları, pal sokağı çocukları hikayesi, pastor kardeşler, peter pan, tarık demirkıran


Biliyorum ki içinizde çocuk kitaplarının aslında sadece çocuk kitabı olmadığını bilenler var. Ben de öyle düşünüyorum. Hiçbir çocuk kitabı sadece çocuk kitabı değildir. Sözüm ona çok satmış, dillerden düşmeyen kitaplardan çok daha sağlam kitaplar çıkar onlardan. Çünkü insan en iyi çocuk olduğunda anlar.

Peter Pan’i okuduktan sonra çocuk hikayelerine bir sempatim artmıştı üniversite 2. sınıfta. Durmadan tüm klasikleri okumak istiyordum fakat araya bir sürü kitap girdi her zaman olduğu gibi. Pál Sokağı Çocukları’ndan uzun zamandır haberdardım ama bir türlü okumak aklıma gelmiyordu. Tâ ki 2 hafta önce televizyonu izlerken Ankara’da Pál Sokağı Çocukları’nın tiyatrosu oynandığını görene kadar. Türkiye’de ilk defa Pál Sokağı Çocukları sahneye taşınıyordu. Hemen kitabı okumam gerektiğini anladım, eve dönerken doğruca kitapçıya uğrayıp kitabı aldım.

Kitabın başında çevirmen Tarık Demirkan’ın isimlerin okunuşlarını yazdığı bir bölüm var. İşte o anda farklı bir dünyaya kapılar açıldığını anlıyorum. Şimdiye kadar kimse bir ışık olmamıştı bu isim konularında. Tekrardan çocuk olmak istedim, her şey en temiz hali ile ortaya çıksın, birileri bana söylesin neyin nasıl okunduğunu diye.

Çevirmeye başladım sayfaları. Sayfalar sayfaları izliyor; Nemescek ve Boka, Feri Ats ve Pastor kardeşler. Minik değil bunlar gerçek birer askerler. Görevlerini müthiş derece önemseyen küçük adamlar hepsi. O an durup düşünüyorum, küçükken oynadığım tüm oyunları nasıl ciddiye aldığımı. Kiremiti nasıl dilim dışarıda kırmaya çalıştığımı, kafamı nasıl yan tutup gözlerimi kıstığımı.

Çocuk demek aslında bilmeyen demek değil, çocuk demek en çok bilme ihtimali olan demek. Çocuklar aslında öyle ölesiye sevimli de değil. Sizin inandıklarınıza inanmazlar, sevdiklerinizi sevmezler. Aksidir çocuklar, muhalefettir.

Nasıl demiş şair Fazıl Hüsnü Dağlarca;

Çocuklar korkunç Allah’ım;
elleri, yüzleri, saçları…
Uyurlar bütün gece
yok sana ihtiyaçları.

Çocuklar korkunç Allah’ım,
bebek yaparlar haçları.
Aşina değiller hatıramıza,
severken aynı ağaçları.

Belki de size şiir tam tersi olması gerekiyor gibi gelebilir. Çocuklar korkunç değildir çünkü size göre. Ama aslında korkutucu derecede doğaldırlar. Bir çocuk teni gerçek olamayacak kadar pürüzsüzdür, tekinsizdir. Ha keza gözleri ve saçları da.

Duadan bihaberdirler bir de. Biz her gece kendi vicdanımız ile konuşmak zorunda kalırken onlar derin ve tatlı uykularındadırlar, ihtiyaçları yoktur bir tanrıya. Haç nedir bilmezler, dini simgeler bir oyun meselesidir belki de.

Ve bilinçleri, hatıraları sadece varlıkları iledir. Siz onlardan aynı anlayışı bekleseniz de bir ağaç sadece ağaçtır onlar için. Bilmezler sizin yüklediğiniz manalar.

İşte bu açıdan Pál Sokağı Çocukları en cesur büyükten cesur, en akıllı adamdan daha akıllıydılar. Savaş planı yapacak, mertlik ve namertlik üzerine sözler söyleyebilecek kadar akıllı ve bilinçli. O sokağın çocukları aidiyetin ne demek olduğunu iyi bilen çocuklardı. Arsa’larını korumak her şeyden önceydi, çünkü arsa onların oyun alanıydı.

Korkusuzca savaş kuralları koyabilecek, defter tutabilecek ve oylama ile başkan seçecek kadar özgürdüler.

Yine de sadece çocuklar çocuk değildi, Freud devreye girerse birer minik şeytandılar ve bu yüzden birbirlerine cezalar da veriyorlardı, ölüme de yolluyorlardı.

Bir anne ve babanın evlatlarını kaybetme sahnesi ise akıllara kazınacak gerçek bir olay gibi yanıyordu kitabın sonunda. Minik bir çocuk gerçek bir savaşçı gibi savaşmış, bu uğurda hastalanmış ve fakat yine de savaşı kazandıran atılımı yapmıştı. Kendisini de ölüme atmıştı tabii ki de en az Feri Ats kadar.

Nemescek narin vücudu ile yatağında kaldığında ben de yatağımdaydım dün gece. Çocuklar ne olduğunun farkında değillerdi, ama ben biliyordum bir yanlışlık olduğunu bu işte. İçimde hala bir çocuk olduğunu. Hala Nemescek için umut besleyebildiğimi gördüm. Umutlar bazen sönmek için toplanıyordu. Kitabın kapağını çevirdiğimde yakın arkadaşımı kaybetmiş gibiydim, gözlerimden akan yaşlar sadece Nemescek için değil, kaybedilen arsa içindi. Bir dişlinin çarkı daha dönüyordu toprak denen şeyin üzerinde.

Abone Ol

  • Entries (RSS)
  • Comments (RSS)

Arşivler

  • Eylül 2017
  • Ağustos 2014
  • Şubat 2014
  • Kasım 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012
  • Şubat 2012
  • Ocak 2012

Kategoriler

  • Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım
  • Filmler, sinema, film inceleme
  • Güncel, gündem, medya
  • Sanat, resim, tiyatro
  • Seyahat, mekanlar, hatıralar

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş

WordPress.com.

Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Öznur Doğan
    • Diğer 1.572 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Öznur Doğan
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...