• BEN KİMİM? / NEDEN YAZIYORUM?
  • SİZDEN GELENLER
  • Copyleft

Öznur Doğan

~ La beaute est dans la rue!

Öznur Doğan

Tag Archives: devlet

Öteki Kabuslar’a Dalarken

10 Perşembe May 2012

Posted by Öznur Doğan in Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım

≈ Yorum bırakın

Etiketler

öteki kabuslar, öykü, öznur doğan, basın, böcek korkusu, denge, devlet, fobiler, Gregor Samsa, Kafka, kitap incelemesi, kitap tanıtımı, kurum kuruluş, maroia, medya, oznurdogan.com, Tolstoy, Turgut Uyar, yapı kredi yayınları, yiğit bener


Gregor’um ve Samsa’yım. Kafka’yı bu yaz okumuş olmanın mutluluğu içindeyim; karşılaştırma yapabiliyorum. Ne kadar çok kitap okursam o kadar çok bağlantı kurabiliyorum kafamda. Ne kadar çok derse gidersem okulda o kadar çok biliyorum konuları ama okula da gitmiyorum son zamanlarda.

Öteki Kabuslar daha kapak sayfası ile bana kendi korkularımı hatırlattı. Sonra arka yüzündeki yazıyı okudum. Dedim ki, “Tamam işte, korku dolu bir yolculuk bekliyor seni.”

Ama korktuğum başıma gelmedi. Birbirinden farklı bir sürü böcek türü üzerinden anlatıyordu Yiğit Bener hikayeleri. Bazen böcekler konuşuyordu, bazen insanlar, bazen ikisi birden konuşuyordu. Ben de en çok hamamböceğinden nefret ediyordum ama ben konuşmuyordum, okuyordum.

Hızlı ve sürükleyici bir okuma yolculuğuna dalıyorum. Kendimi tamamen kaptırmış da değildim. Biraz burun kıvırarak geldim son hikayeye kadar. Evet, şimdiye kadar bahsettiklerini biliyordum ve anlamıştım. Benim için tekrara düşüyor gibiydi. Sıkılmış da olabilirim. Tolstoy’un atın gözünden bakışı gibi değildi. Kendimi kaptıramıyordum. Fakat son bölüm o puslu ve paslı durumu dağıttı.

Veriyor veriştiriyordu sisteme. Sistem olarak adlandırılan her şeye bok atmanın kolay olduğu bir gerçek fakat ortada da bok gibi bir sistem var. Nereden tutsak elimizde kalıyor, hangi yana gitsek bir pis çürümüş koku. Leş kokuyor sistem. Devlet ve insanlar ve kurumlar ve bizler.

Öyle bir hale gelmişiz ki, deniz kenarına vuran şişmiş bir ceset gibiyiz. Sanki birileri bizi gömmek için bile şöyle tutsa; parçalanacağız. Ancak ortada büyük laflar var gelişmek ve büyümek  adına, özelleşmek ve güzelleşmek adına. Oysa biz, bana kalırsa, böceklere hayvan kendimize medeni derken aslında daha da medeniyetten uzaklaşıyoruz. Medeniyet ve doğa ayrımında doğanın başımız üzerinde yeri olduğunu görmüyoruz. Böcekler bizim düşmanımız oluyor, durup dururken hayvanları bırkalıyor, kurcalıyoruz.

Halbuki biz aslında kendimize düşmanız, kendimizin düşmanıyız. Kendi korkularımızı “öteki”leştirip meşrulaştırıyoruz. Korkularımızı yaratıklara atfediyoruz da bir bakmıyoruz nereden çıkıyor bu korku diye. En son kim üzerimize böcek atmaya çalıştı? Annemiz böcekleri gördüğünde nasıl tepki verdi.

Her şey insan ile başlıyor, insan ile bitiyor. Böcekleri ve bitkileri karıştırmayınız.

Eşyanın kanununu bozmaya çalışmayınız.

Hem siz kimsiniz?

Benim dengemi bozmayınız!

Basında Organik Ürünler

09 Perşembe Şub 2012

Posted by Öznur Doğan in Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım

≈ Yorum bırakın

Etiketler

öznur doğan, basın, devlet, gazete, kitap, kitap incelemesi, kitap tanıtımı, kuruluş, maroia, oznurdogan.com, televizyon, yayın


BAS/AMAY/IN E Mİ!
“Türkiye gazete okur, yanındaki okuduğu sürece.” diye bir söz vardır, severim bu sözü. Çok da doğrudur çünkü. Bir otobüste görebileceğimiz en
sıradan tablolardan birisidir bu. Birisi gazeteyi okur, diğer yolcu ile gözlerini
belertmiş gazeteyi bilmem kaç derecelik bir açıyla yandan yandan okumaya çalışır;
okuyabildiğini okur, okuyamadığı kısmı da sallar gider kafasından.
Velhasılkelam, insan her yerde insan, huy her yerde aynı şekilde vuku buluyor. Basın dediğimiz iş kolunda da bu “okuyabildiğini okuyan, okuyamadığını
sallayan” insanlardan çok fazla var. Yani bilgiyi edinebildiği kadarıyla bir şeyler
karalayan, kocaman başlıklar atan basın kuruluşları ve kuruluşlarda çalışan insanlar.
Öyle bir durum ki bu, ilk görevi tarafsız bir şekilde insanları
bilinçlendirme olan basın bu amacından saptıkça ortaya çıkan görüntü şaşırtıcı oluyor.

Bir basın kuruluşu, bir grup olarak ele alınıyor artık ülkemizde. Bu kurum ve kuruluşlar içlerinde “yarım” görüş veya “taraflı” bir bakış açısı bulunan kişilerin rahatça kuruluşları adı altında icraatlerde bulunmalarına izin veriyorlar.
Bu özellikli sorun, tarafsızlık olarak addedebileceğimiz, gerçek basın ilkesinden
uzaklaşıyor ve bizleri bir bakış açısına göre şekillendirmeye çalışıyor. Bir
bakıyorsunuz ki taraflar sadece birbirlerini suçluyor, karşı basın şirketinin
haberlerini yalanlıyor ya da yanlış yerlerini ortaya çıkarmaya çalışıyor. Bir nevi
pazar mantığı ile hareket ediliyor.

“Burada elma 4 lira” diyen bir pazarcıya yan taraftan bir itiraz geliyor, “Onun elmalarında kurt var o yüzden öyle, bizde de 4 lira ama tertemiz.” Ve başka taraftan bir ses daha yükseliyor, “4 liraya elma mı olurmuş, hepsi GDO’lu onların, bizde 5 lira ama en temizi bizde.” İnsanlar da bu en temizi olma durumuna kanıp belki de 5 liralık elmaya yöneliyorlar. Fakat ne buluyorlar?

İşte okuyucu ve ülke sınırlarındaki ergin her bireyin sorması gereken soru da
bu belki de. Elimize aldığımız bilgiler, okuduğumuz ve izlediğimiz, duyduğumuz ve
araştırdığımız konuların gerçekten GDO’suz olup olmadığı. Fakat bahsettiğim üzere
her kuruluş kendi elmasına mum sürüp üstünü parlatıyor, daha parlak daha da
güzel görünüyor her şey, kendi sahaları içerisinde üst seviyelerin ve denetleyici
kurumların izin verdiği sınırda bağırıyorlar, çağırıyorlar.
Türkiye’de basın, olması gereken noktanın gerisinde hareket
ediyor. Ve hatta kıvranıyor diyebiliriz. Devlet yayınları ve devlet kökenli kurumlar
tahmin edilebileceği üzere devlete dair tarafları mumluyor, devletle bir zamanlar
“yakın” daha sonra “ceza” yemiş kurum ve basın grupları kendi elmalarını
parlatırken diğer kuruluşlara kurt yolluyor. Devletin kendi bünyesi dahilinde dahi
olmayan insanlar tarafından devlette bir “yakini” olduğu için basın kurulusuna sahip
olan kişiler ise tahmin edebileceği gibi elmayı cam gibi parlatıyor, neredeyse kabuğu
kalmayana kadar. Diğer dini içerikli basın ve yayın kuruluşları da din
propagandasına basın işini karıştırıyorlar.
Elimize yüzümüze bulaştırıyoruz anlayabileceğimiz üzere bilgi aktarım işini.
En tarafsız dediğimiz kuruluşlar dahi bir taraf aslında. O yüzden kötünün iyisini,
elmanın en az GDO’lusunu seçmek sart.
Basında organik ürünler istiyoruz!

24.04.2010 17:24

Abone Ol

  • Entries (RSS)
  • Comments (RSS)

Arşivler

  • Eylül 2017
  • Ağustos 2014
  • Şubat 2014
  • Kasım 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012
  • Şubat 2012
  • Ocak 2012

Kategoriler

  • Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım
  • Filmler, sinema, film inceleme
  • Güncel, gündem, medya
  • Sanat, resim, tiyatro
  • Seyahat, mekanlar, hatıralar

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Öznur Doğan
    • Diğer 123 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Öznur Doğan
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...