Etiketler
öteki kabuslar, öykü, öznur doğan, basın, böcek korkusu, denge, devlet, fobiler, Gregor Samsa, Kafka, kitap incelemesi, kitap tanıtımı, kurum kuruluş, maroia, medya, oznurdogan.com, Tolstoy, Turgut Uyar, yapı kredi yayınları, yiğit bener
Gregor’um ve Samsa’yım. Kafka’yı bu yaz okumuş olmanın mutluluğu içindeyim; karşılaştırma yapabiliyorum. Ne kadar çok kitap okursam o kadar çok bağlantı kurabiliyorum kafamda. Ne kadar çok derse gidersem okulda o kadar çok biliyorum konuları ama okula da gitmiyorum son zamanlarda.
Öteki Kabuslar daha kapak sayfası ile bana kendi korkularımı hatırlattı. Sonra arka yüzündeki yazıyı okudum. Dedim ki, “Tamam işte, korku dolu bir yolculuk bekliyor seni.”
Ama korktuğum başıma gelmedi. Birbirinden farklı bir sürü böcek türü üzerinden anlatıyordu Yiğit Bener hikayeleri. Bazen böcekler konuşuyordu, bazen insanlar, bazen ikisi birden konuşuyordu. Ben de en çok hamamböceğinden nefret ediyordum ama ben konuşmuyordum, okuyordum.
Hızlı ve sürükleyici bir okuma yolculuğuna dalıyorum. Kendimi tamamen kaptırmış da değildim. Biraz burun kıvırarak geldim son hikayeye kadar. Evet, şimdiye kadar bahsettiklerini biliyordum ve anlamıştım. Benim için tekrara düşüyor gibiydi. Sıkılmış da olabilirim. Tolstoy’un atın gözünden bakışı gibi değildi. Kendimi kaptıramıyordum. Fakat son bölüm o puslu ve paslı durumu dağıttı.
Veriyor veriştiriyordu sisteme. Sistem olarak adlandırılan her şeye bok atmanın kolay olduğu bir gerçek fakat ortada da bok gibi bir sistem var. Nereden tutsak elimizde kalıyor, hangi yana gitsek bir pis çürümüş koku. Leş kokuyor sistem. Devlet ve insanlar ve kurumlar ve bizler.
Öyle bir hale gelmişiz ki, deniz kenarına vuran şişmiş bir ceset gibiyiz. Sanki birileri bizi gömmek için bile şöyle tutsa; parçalanacağız. Ancak ortada büyük laflar var gelişmek ve büyümek adına, özelleşmek ve güzelleşmek adına. Oysa biz, bana kalırsa, böceklere hayvan kendimize medeni derken aslında daha da medeniyetten uzaklaşıyoruz. Medeniyet ve doğa ayrımında doğanın başımız üzerinde yeri olduğunu görmüyoruz. Böcekler bizim düşmanımız oluyor, durup dururken hayvanları bırkalıyor, kurcalıyoruz.
Halbuki biz aslında kendimize düşmanız, kendimizin düşmanıyız. Kendi korkularımızı “öteki”leştirip meşrulaştırıyoruz. Korkularımızı yaratıklara atfediyoruz da bir bakmıyoruz nereden çıkıyor bu korku diye. En son kim üzerimize böcek atmaya çalıştı? Annemiz böcekleri gördüğünde nasıl tepki verdi.
Her şey insan ile başlıyor, insan ile bitiyor. Böcekleri ve bitkileri karıştırmayınız.
Eşyanın kanununu bozmaya çalışmayınız.
Hem siz kimsiniz?
Benim dengemi bozmayınız!