Etiketler

, , , , , , ,


Yürümeye devam etmek, bir misyonu yüklenip sırtına kolay değildir herkes için. Başlangıç noktasından beri peşinizde olan gölgeniz ya da kendiniz ile yürüyebildiğiniz kadar yürüme isteği bırakmaz işte peşinizi. Birkaç kallavi küfür savurursunuz sağa sola, sadece bu kadardır yapabildiğiniz çünkü kendinizle çelişiyorsunuzdur. Evet tam da öyle olur. Ne istediğinizi dahi bilmesiniz beyninize üşüşen eylemler arasında en mantıklısını seçme mantığı çerçevesinde “ha gayret” sözleri dökülür.

Kadının topuklu ayakkabı sesleri yankılandı sokakta. Henüz biten yağmurun aksatıcı etkisi teninde geziyordu. Biraz daha kenara bassa topuğu kırılacak gibiydi ve yerlerin ıslaklığı sinirlenirini iyice bozuyordu. Ağlamak gibi bir isteği kol geziyordu o saatte. Yerler ıslaktı, ona uygun olmayan bir durumdu bu.

Adam ise aklında olan şeylerin hesabını yapmadan takip ediyordu kadını. Seslenmek gibi bir gaflette bulunup bulunamayacağını düşünüyordu bir de. Yapması gerekiyor muydu ki?
Arada kalınan anlarda cümlelerin ya da düşüncelerin sonuna konulan soru işareti pek çok şeyi gölgeler aslında. Neden bir işaret pek çok duyguyu anlatabilsin ki? Tıpkı bunun gibi.

Adam, adımlarını hızlandırdı kadının omzuna dokundu ve
“Pardon” dedi. Kadını belinden kavradığı gibi dönmek üzere oldukları diğer bir köşeye yasladı. En başından bahsedilen köşe anlatımı yine kendini belli etti bu durumda. Elini kadının boynuna doğru götürürken, kadın bir kararsızlık ile kendisini geri çekse de bu çekime karşı koyamadı. Bir öpüşme yağmuru başladı o anda ikisi için de. Kadın ve adam cennetten kovulmuş Adam ve Eve’in öcünü alırcasına, ıslak bir yerde öpüşüyorlardı. Nasıl ya da ne için böyle bir duruma düştükleri pek de gündemde değildi ikisi için.

Saçma soruların akıldan yollanılması ile yapılabilecek şeylerin listesi çok uzundur. Bir insan dahi öldürülebilir böyle bir durumda. Evet, tam da budur. Ya da bir işkence düşünmeye başlandığında durulmaması da bundan gelir ve de buna çıkar bütün sapkınlıkların sonu.

Kadın, adamı kendine doğru çekti. Onun elini kendi eline sıkıca kenetledi. Sadece “Gitme” anlamı taşıyan bir eylem değildi bu. Neden öyle olsun ki sadece? Kadın, futursuzca dokunuyordu adama, sadece dokunmak istediği için. Akıllarını ve mantıklarını işte o ilk tente altında bırakmışlardı. Taşımalarına gerek yoktu. Öpüşme devam ediyordu, nefeslerde bariz bir kesiklik bir heyecan vardı. Bu öpüşme sahnesinin bu köşede kalmayacağı kesindi. Ve fakat öpüşme tam da o anda sona erdi.  Adam, “Ben ne yapıyorum?”u sordu kendine, kadın “Hayır, olamaz!”ı söyledi. Yapmaları gereken şeyleri hatırladılar.  Adam cebinde taşıdığı küçük neşteri çıkarıp, kadının elinin üzerine bir çizgi attı. Kadın ne olduğunu şaşırmıştı.
Sadece adamın gözlerine baktı.