Etiketler
öznur doğan, kitap incelemesi, kitap tanıtımı, maroia, oznurdogan.com, yağmur, yağmur hikayesi, yağmur serisi
Hayatın neresinden tutulup, neresine kapak atacağını bilmeyenler için, bir köşe belki de sadece köşedir. Olası pek çok hikayenin kahramanıdır oysaki bunlar.
Kadın, sakince yürürken dinmiş yağmura inat; adam sadece adım attı akşama. Bir yerlere gidip içeceği bir kaç tekila pek çok şeyi unutturacaktı aslında. Ertesi sabah uyandığında hissecedeği baş ağrısını dahi umursamadan yürüdü yavaşça. Kadın o anda bir koku duydu yanında. az önce tente altında karşılaştığı adamın kokusuydu bu. Pahalı ve seksi kokan o parfüm. Arkasını döndü ve adamla göz göze geldiler.adam bu sahneyi sanki çok uzun zamandır planlıyormuş gibiydi. Kadına daha da yaklaştı. Bu gece yalnız geçmeyecekti. ve yanında olmasını istediği kadın, az önce gördüğü kadındı.
Yanına daha da yaklaştı, kadın ise adımlarını hızlandırdı.
İstemediği buydu, bir hikaye başlamak istemiyordu. Aslında bir hikayeyi başlatacak her oluşum mevcuttu. Ama bunu kaldırabilecek bir yapıda değildi. Daha da hızlandı.
Bir şeylerden kaçmak, hem de istediğin halde kaçmak çoğu zaman daha da sıkıntı verir insana. “belki” ile başlayan cümleler işte tam da bu noktada başlar konuşmaya. Bir cümleyi susturamayacak kadar aciz oluverirsiniz böyle anlarda. Bir sevişme anıdır sanki, daha ileri gidişine “hayır” diyememeniz gibi. böyle cümlelere başladığınızda, aslında pek çok bitmeye başlar. kendine olan saygınız dahi. yoldaki bir fahişeden farkınız olmaz böyle zamanlarda. kısa süreli küçük düşürüşlerdir bunlar.
Adam adımlarını daha da hızlandırdı fakat anlaması gerekeni anladı ve döndü başka bir yola doğru. Aklında sadece kadınla geçirebileceği akşam vardı. Bu kadın için de öyleydi aslında. öyle bir arzu vardı ki aralarında, Ne kendilerine itiraf edebiliyorlardı ne de birbirlerine. Hatta bu istek, o saniyede ikisini de kemiriyordu. Kadın çantasından bir ıslak mendil çıkardı ve boynunu sildi. Kendisini kötü ve kirlenmiş hissettiği zaman yaptığı bir şeydi bu. Adam ise üçüncü ya da beşinci sigarasını yaktı kendi nezdinde. Bir çakmağın neleri daha yakabileceğini düşündü. Bir mağazayı yakabilirdi mesela ya da yatağa bağlanmış bir kadını. Evet, en çok da böyle bir şey yapmak istedi. Etrafı tamamen alevlerle çevrili bir yerde bir kadınla delicesine sevişmek ve kadını sonra yangının içinde bırakmak.
Düşünceler çok hızlı geçtiği zaman akıldan, öyle bir an olur ki insan kendi yaptığı hareketi kendine açıklar olur. Şu an yürüyorum, şu an gülüyorum, şu an üşüyorum gibi. sonra da toparlamak için gözlerini kapatır. “Şu an gözlerimi kapatıyorum.” ve kapanır gözler. Ama karanlığın misyonu sona ermez burda. asla ermediği gibi.
Kadın, sonsuz bir yoldaymış gibi hissetti. Adam ise sonsuz bir düşünce halindeydi. Bu ilk bakışma ve konuşmadan sevişme, ikisini de çok etkilemişti. Ve şimdi ikisi de birbirlerine karşı daha çok arzu duyuyorlardı.