Etiketler
Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, Arzu Bahar, asena boşnak, Ünal Özer, ömür biçer, Buket Tankut, D&R, dan brown, Doğukan İşler, Elvin Solkula., Gökhan Güngördü, Hasan Apaydın, idefix, istanbul üniversitesi, jean christophe grange, katiller ve kurbanlar için 13 beden eğitimi, koyu kitap, Kuzey E. Önel, Orçun Taşar, Sedat Demir, sindirme sistemi, şu can alıcı işler
Brown ve Grange’nin o dolu dolu ölümlü kitaplarını okuyup yarı polisiye kitaplara meyil etmeyen yoktur sanıyorum. Katiller ve Kurbanlar İçin 13 Beden Eğitimi Dersi biraz bunlara benziyor.
Peki çoğumuzun bilmediği ancak benim okuma şansına sahip olduğum kitap nereden çıktı, ne anlatır bu kitap?
İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı müstakbel mezunu bir insan olarak şimdiye kadar bölümüme ait en iyi gelişmenin bu kitap olduğunu söyleyebilirim. Her türlü burun kıvırdığım, adam sende dediğim insanların çoğunluğunda Asena Boşnak, bu kitabın yazarlarından bir tanesi oldu ve desteğimizi rica etti. Böyle bir gurura kim karşı koyabilir ki? Hemen satın aldım kitabı. Bu sırada idefix’ten de ilk alışverişimi yapmış oldum. Normalde D&R’ın sıcaklığına sığınan ben idefix’in eski arayüzününü beğenmemem dolayısı ile oradan hiç alışveriş yapmamıştım. İyi ki de yapmamışım aslında, kitaplar zar zor bana ulaştı. Kimisi gelmedi. Ah benim dertli başım.
Koyu Kitap’tan çıkan bu yeni kitap amatör ruhun her sayfada hissedildiği, anlatmanın asla sona ermeyeceğini hissettiren bir kitap olmuş. 13 ders göndermesi ise kitaptaki tüm yazarlarının toplamının 13 olması. Herkes kendi hikayesini ya da ne olduğunu yazmış ilk sayfaya. Orçun Taşar, Buket Tankut, Doğukan İşler, Arzu Bahar, Sedat Demir, Ünal Özer, Hasan Apaydın, Asena Boşnak, Gökhan Güngördü, Kuzey E. Önel ve Elvin Solkula. Yayınevinin sahibi Sedat Demir de gençlere ait bu kitaba bir önsöz yazmış. Kitabın gelişiminin ve cevherlerin büyümesinin bize bırakıldığını söylemiş Demir. Aslında haklı. Biz okuyarak ve her seferinde noktaları belirterek bu kitabı ve bundan sonra gelecek olan her kitabı daha da kitap yapacağız.
O zaman oyun başlasın ve kitaba dair yorumlarım kısmına geçelim:
128 sayfa olan kitap daha önce de bahsettiğim gibi 13 hikayeden oluşmuş. Her hikayenin başında o hikayeye dair küçük bir illüstrasyon var. Öncelikle en çok hoşuma giden hikayeleri söylemek istiyorum, Sindirme Sistemi, Ömür Biçer ve Şu Can-Alıcı İşler. Sindirim Sistemi’ni gülerek okuyabildiğim için sevdim, bir de bilinçaltında neler dolanabileceğini gösterdiği için bize sevgili Zeynep Temel.
Ömür Biçer’i sevdim çünkü Hasan Apaydın daha önce karşılaşmadığım bir hikaye başlangıcı ile gelmiş. İnsanlara ömür satın almak ve olası tüm hikayeleri insan kendi kafasında canlandırabiliyor. Şu Can-Alıcı İşler ise biraz daha İhsan Oktay Anarvari olduğu için güzel. İşin içine biraz simya girdi mi ben oradayım doğrudan zaten. Kuzey E. Önel bu şekilde bir hikaye başlatmış ve okuyucularına güzel bir kısa hikaye sunmuş.
Arkadaşım Asena’nın hikayesi ise Başlıksız adı ile kitapta yer alıyor ve belki de Asena’ya dair farklı bir bakış açısı geliştirmeme neden olan bir hikaye. Çünkü bu hikaye ile Asena’nın hikayelerindeki katmanları görmek mümkün. Hem yazar arkadaşa sahip olmak da çok güzel.
Bunun haricinde kitaba dair söylemek istediğim en önemli şey hikayelerin yalın ve yarıda kalmış olması. Her hikaye daha da uzun anlatımlara, birbirine tamamen oturan bir kurguya ihtiyacı var. Sanki bir şeyler havada kalıyor, hiç beklemediğim anda çat diye bitiyor her şey. Neredeyse her hikayede denk geldim buna. Ayrıca bazı imla ve yazım hataları dikkatimi çekti. İyi bir editör elinden geçmesi şart diye düşünüyorum.
Her şeye rağmen let the sun shine upon you guys. Bu yazma aşkı ve ateşi daima devam etsin. Her yorum ile bin kez daha güçlenin. 🙂
Sevgiler.