Etiketler
almanya, aşk, öznur doğan, erkek, hikaye, kadın, kürk mantolu madonna, kitap incelemesi, kitap tanıtımı, maria, maroia, oznurdogan.com, raif, sabahattin ali
Edebiyatta popülaritenin çok fazla karşısında durmam. Genel itibari ile fikrim “Ne olursa olsun, o kitaplar okunsun.”dur. Fakat dönemimizin popülarite anlayışı okuyup anlamak gibi bir çerçevede değil, “okumadan yorumlamak” minvalinde gelişiyor.
Böyle hiddetli bir giriş yapıyor olmamın nedeni Sabahattin Ali’nin hak ettiği değeri geç görüyor oluşu değil, görgüsüzlüğün görüşüne kavuşmasına az kalıyor oluşu.
En çok satanlar arasına giren Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna ve Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam kitaplarına baktıkça hem üzülüyorum, hem seviniyorum, hem hırslanıyorum hem de gururlanıyorum. Bu kitaplar beni son bir senedir mahvediyor.
Kürk Mantolu Madonna son zamanlarda yeni yazılmış ve piyasaya bir “aşk” kitabı olarak çıksaymış ismi başlıktaki gibi olabilirmiş. Nasıl olsa bir popülerlik payı da buradan çıkarmış, blazer ceket giyen kadınlar kendilerini “Madonna”mızın yerine koyabilirmiş.
Her şeyden uzaklaşıp Ali’nin o naif üslubu, geniş anlatımı, insanı umutlandırıp umutsuzluğa atan ters köşe tarafı kitabı bambaşka kılıyor.
Kürk Mantolu Madonna bize aşkın evrenselliğini öğretiyor önce. Sonra aşk fikrinin aşık olunanın önüne geçebileceğini. Bir kadın için bir adamın gösterebileceği fedakarlıklardan, bir kadının bir adam uğruna her şeyini verebileceğine kadar özverinin her noktasını gözler önüne seriyor.
Raif bir tarafta, Maria bir tarafta, aşkları ve imkansızlıkları bir tarafta.
Sosyal baskı, içsel baskı ve aşkın baskısı bambaşka taraflarda.
Gidenler ve bekleyenler, bekletenler ve beklemekten usanmayanların olduğu bir “insan” hikayesi Kürk Mantolu Madonna. Sadece bir aşkı anlatmıyor çünkü. İnsanı anlatıyor, platonikçesine aşık olabilen, eşi için her şeyi göze alabilen, mesafelerin varlığında yorulan veya yorulmayan insanların hikayesi çünkü.
Çünkü biz kadınlar en çok Maria gibi arzulanmak istedik ve fakat çoğunda onun kadar sadık ve özverili olamadık.
Çünkü biz erkekler en çok Raif gibi aşık olabilmek istedik ve fakat çoğunda onun kadar güçlü ve bağlı kalamadık.