Etiketler

, , , , , , , , , , , , , ,


Sivil itaatsizliğin Amerika’daki babalarından bir tanesidir Bartelby. Daha önce Death Letter Office’te çalışmış bu adam Wall Street’te çalışmaya başlar. Ne zaman Bartelby’den bir iş istense işte o zaman “I would prefer not to.” der ve hatta sayfaları bu şekilde doldurmuşluğu vardır. Herman Melville’in hayatından parçalar bulabileceğimiz kısa öyküde Bartelby’nin soyutlanmış yapısı ile karşı karşıya kalırız. Sakin, sessiz bir adamdır Bartelby fakat oldukça da inatçıdır. Kendi istemediği sürece hiçbir işi yapmaz. İnsanlar ve yaşantısı ile iletişimi pamuk ipliğine bağlıdır Bartelby’nin. Bu sistemde aslında nasıl olduğunun da önemi yoktur. Kısa hikayedeki karakterlerin özel isimleri olmadığını görürüz o anda. Gingernut, Turkey gibi isimler ile çağrılan çalışanlar vardır ofiste. Toplumda sadece aracı olarak var olan, herhangi bir söz hakkı söz konusu olmayan adamlardır. Birbirleri ile iletişimleri neredeyse yoktur. Bartelby’nin de konuşmama konusundaki inatçılığını düşünürsek koca ofisin içerisinde bir allahın kulu konuşmaz, bir şeyler anlatmaz. Sanki aralarında duvarlar vardır. Bu duvarlar hem karakterleri birbirinden ayırır hem de sembolik olarak mekanikleşmeye başlamış toplumun birbirinden ayrılmasına gönderme yapar.

Bir gün Bartelby hapse düşer. Hapse düştüğünde iş yerinin sahibi / patron Bartelby’i görmeye gelir ve ona kendine iyi bakmasını söyler. Bizim inatçı Bartelby durur mu? Yapıştırır lafı! Pardon, kapatır ağızı. Günlerce yemek yemeyi reddeder ve ölür. Bartelby düzene karşı koyarak ölümü göze almıştır.

Bartelby hem depresif hem de hafif kaçık bir adamdır. Anlatıcı Bartelby’nin hayatına girmeyi başarmış, onun bu sistemde yer almak istemediğini çözmüştür. Bartelby dahil ofiste çalışan herkesin mental ya da fiziksel bir rahatsızlığı vardır. Bu da ofis içerisinde üreticiliğin en düşük seviyede olduğunu gösterir. Hikaye ne kadar gerçekçi olursa olsun romantik yönleri ile öne çıkar. Bartelby için ölüm, yaşamaktan daha stabil bir durumdur. Çünkü yaşarken ölümü daha çok hissedersin hayatında. Wall Street’te, büyük binaların arasında ruhunu hissedemez, sadece var olan sistemin bir parçası olursun.

Bartelby katip olduğu üzre sadece kopyala yapıştır işlemi ile meşguldur bu yüzden hayal gücünü harekete geçirmesine hiçbir neden yoktur. Sadece kopyalar yaratır. Tıpkı bir bilgisayar gibi ona verileni yapmaktadır. Hissettiği sadece makineleşmenin keskin ve demirsi tadıdır. Daha önce de bahsettiğimiz görünmez duvarlar maddesel olarak da karşılarına çıkar. Örneğin kapılar, diğerlerinden daha yüksek patron kürsüleri, masalar. Hepsi karakterlerin uzaklaşmasına neden olan ayırıcı elementlerdir.

Kendi başına itaatsizlik yaratan ve bu yolda ölmeyi göze alan Bartelby yine de sıradan bir katip, bir bilgisayar değildir. Bir Don Quixote bilemediniz Melville’in kendisidir!