Etiketler

, , , , , , , , , , , , ,


Daha dün gece yaklaşık 20 sayfası kalan Bir Karış İstanbul kitabını bitirdim. Ömer Ayhan yazmış. İlk defa denk geldim Ömer Ayhan’a. Önce Sadri Alışık selamı verdim sonra sayfalarını araladım. Yanlışlıkla duvara dayadığım ve hafiften rutubetle nemlendiği için üzüldüm. Üzülmedim değil.

Sonrası… Sonrası tam da damağımda kalan müthiş tat. Yenilere bakıyorum yeniler alıyorum. En çok eskilerle harmanyalabildiğim yenileri seviyorum. Romanı roman üzerine hikayeyi de hikaye üzerine katıyorum.

Ömer Ayhan’a başlayınca beynimde bağlantılar başlıyor çabucak Mine Söğüt’ün Deli Kadın Hikayeleri ile. Böyle vurucu böyle sağlamdı Mine Söğüt de.

Sanırım sıradan aşk polisiye vs tüm o diğer hikayelerden daha fazla seviyorum kısacık fakat çok şey anlatan yazıları.

Birkaç şiir de var öyle Göçebe mesela. Bir de Acaba.

Yazarların hayatlarını da vurucu bulduysam bir de keyfime diyecek yok.

Akşam 1 otobüsü ile Gümülcine’den İstanbul’a doğru hareket eden otobüste İçimizdeki Şeytan’a kaldığım yerden devam ediyor olacağım. Onu da hemen Darwinisme bağlıyorum fakat onu yeni bir sayfaya bırakıyorum.

Ps: Dangalak gibi çirkinleşen yazımı düzelttim. İtina ile güzel yazıyla geliyorum. Öptüm.