• Hakkımda
  • Yazılarım

Öznur Doğan

Tag Archives: masal

Ayşegül Çelik’in Kağıt Gemiler’i / Hayat Gemileri

06 Pazartesi Ağu 2012

Posted by Öznur Doğan in Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım

≈ Yorum bırakın

Etiketler

ayşegül çelik, kabalcı, kağıt gemiler, masal, yezidi


Şeker gibi bir kitap bitirdim bugün. Şeker gibi masalları dinledim büyülü bir yolculukta.

Kitap indirimlerini kaçırmayan bir insan olarak Kabalcı’nın kapısını aşındırdığımda elim Ayşegül Çelik’in kitabına gitti. Neden bu kitabı seçmiştim bilmiyordum fakat bir kez daha emin oldum kitap bittiğinde: siz kitabı seçemezsiniz, o sizi seçer.

İşte böyle bir durumken ve içim içimi de yemekteyken hafiften, aman efendim ya kötü çıkarsa bu kitap? Kelek kokusu gelirse de kavun da henüz hışır bile değilse? Başımıza gelenler…

Değilmiş. Kadın yazarları işte bu yüzden seviyorum. Özellikle biraz sanata bulanmış, okunma kaygısı olmadan yazan, gözleri çakmak çakmak kadınlara bayılıyorum. Şimdi birkaç kişi yazarları da kadın – erkek diye ayırıyorsunuz gibi zırvalıklar düşünecektir. Hatta çok anti – görüşlü / full demokratik akaryakıtlı tipler kadın yazar denmesine karşı bile çıkacaktır. Yine de gurur duyuyorum. Kadın olmaktan, bir kadın yazarın kitabında yıkanmaktan.

Hikaye anlatmayı annesinden öğrenen Afsun, eline aldığı kalem ile başlar yazmaya hikayeleri ve masalları. Her masal birbirine mutlaka bağlıdır çünkü dünya üzerinde insanlar birbirlerine bağlanmaları için yaratılmıştır. Kağıt Gemiler, umutlarını gemi yaparak denizlere açılmayı bekleyenler gemileridir. Kağıt Gemiler, bir ailenin dağılış ateşinden ortaya çıkan yeni aile ateşidir. Kağıt Gemiler, okuma keyfini tazeleyen, vazgeçtiğiniz kitaplara sizi döndürendir.

Az ile yetinmeyi bilen birisiyimdir. Beni tavlamak kolaydır anlayacağınız. Biraz hoşuma gitti mi bir şey, severim işte onu. Sevmeye çabalarım. Bana kalsa fok balıklarına seveceğim fakat onlar beni sevmiyor.

Kağıt Gemiler, hayata dair nokta atışı bir bölüm ile bitirendir kitabı. Ayşegül Çelik’in kalemini ve bizi köprü gibi bağlayandır. İşte o bölüm biraz uzundur ama tam şöyledir: (Ağır derecede spoiler içerebilir.)

Bütün yaşadıklarımızı yazmak Samet abinin fikriydi. Bunları yaz Afsun, dedi. Madem kelimelerin dilinden anlıyorsun, masalı yaz. Onun var olduğunu, fakat ürkütülmüş bir tay gibi hayattan kaçıp çöllere saklandığını yaz. Öyle bir anlat ki, herkes anlasın bunu. 

Anlasınlar, çünkü cenneti Tanrı kurmayacak. Çünkü toprağı, ağaçları uyandıran bizi. Etrafına bak, bugün bir orman serinliğinde nefes alıyorsak, kendi gerçek masalımızı kurduğumuz içindir.

Hayat diye aklımıza kurdukları oyunu bozduk biz. Koşar adım tırmandığımız cinnetin ve cehennemin son basamağındaydık. Tabiatın bütün güneşleri batıyor, karanlık büyüyordu. Aşkımızdan olacak, el ele tutuşmayı ve derin bir nefes almayı akıl ettik. Tersine işleyen bir vaftiz gibi, bize verdikleri her şeyi çıkarıp orada bıraktık. Şimdi dönüp baktığımızda dev bir yıkıntı görüyoruz. Yaşadığımız o yıkıntıyı yaratanlar, babasını öldüren çocuklardan, çocuğunu öldüren analardan çok, bunları hayatın gerçeği diye önümüze koyan ve kolumuz karıncalanmadan bakıp geçmemizi bekleyenlerdi. Her ölenle öldüğümüzü, ağacın, kuşun acısını topal bir bacak gibi içimizde sürüdüğümüzü anlamadılar. O zamanlar vicdanımız kuyruklu bir böcek gibi kalbimizi yiyordu… (diye devam etmektedir.)

Ah, şu an “bak çayım sigaram, her şeyim tamam.”

Deneme 1-2-3

25 Çarşamba Oca 2012

Posted by Öznur Doğan in Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım

≈ 2 Yorum

Etiketler

öznur doğan, darüşşafaka, deneme, hikaye, kitap incelemesi, kitap tanıtımı, maroia, masal, oznurdogan.com, sosyal medya, yılmaz özdil


Uzun zamandır yazı yazmadıktan sonra bir anda bir blog açıp yazmaya başlamak beni zorlayacak gibi göründü ilk başta. Sonra dedim ki “Öznur aldın mı bir kere hızını zaten sen de kelimeleri tutamazsın.”. Gayet güzel demişim sanırırm, en azından anlatacak şeylerim var, masallarım var hikayelerim var.

Bundan bilmem kaç sene önce – hesaplamak zorunda bırakmayın işte beni – bir hikaye yazmıştım, Darüşşafaka’nın düzenlediği kısa hikaye yarışmasına yollamıştı Edebiyat hocası. Birinci olmamıştı ama en azından sıralamaya girmişti, kitapta basılmıştı. O zamandır yazı yazmıyordum.

Yani yazdım aslında, bir sürü mektup yazdım mesela. En sevdiğim insanlara. “En”lere. Ama onların haricinde oturup da bir yazı yazmak gelmemişti içimden.

Kısa bir giriş yazısı olsun  istiyorum aslında. Yılmaz Özdil gibi de amma çok boşluk bıraktım. Olsun, iyidir. Okuru yormazsan kendin de yorulmazsın. -Yazar burada büyük kitlelere sesleniyormuş havası yaratmaya çalışıyor. – [O hava da ne işe yarayacaksa artık]

Buraya izlediğim filmler hakkında yorumları yazacağım, okuduğum kitaplar, gezdiğim yerler, keşfettiğim yeni mekanlar, edindiğim arkadaşlar, kaybettiğim arkadaşlar, kaybettiğim taraflarım vs. Bir de arada bir sağlam sosyal medya göndermelerim olacak. Ayık olun derim. -Sert kal taviz verme gibi bir slogan bulmam lazım, üzerine düşüneceğim.-

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
  • Abone Ol Abone olunmuş
    • Öznur Doğan
    • Diğer 123 aboneye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Öznur Doğan
    • Abone Ol Abone olunmuş
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucu'da görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...