• BEN KİMİM? / NEDEN YAZIYORUM?
  • SİZDEN GELENLER
  • Copyleft

Öznur Doğan

~ La beaute est dans la rue!

Öznur Doğan

Tag Archives: bryan cranston

Breaking Bad Sezon 4 – 5 / Beklemek Artık Çok Zor

14 Cuma Ara 2012

Posted by Öznur Doğan in Filmler, sinema, film inceleme

≈ 2 Yorum

Etiketler

aaron paul, breaking bad, bryan cranston, flynn, jesse, metamfetaminin zararları, sezon 4, sezon 5, vince gilligan, walter junior, walter white


breaking bad season 4-5

Uzun zamandır bir dizi için gün saymanın ne demek olduğunu unutmuştum. Kitap ve filmler ile aram çok iyiydi, her gün bir yeni uğraş ediniyordum. Sonra Breaking Bad’e başladım. Ne kadar çok sevdiğimi ve gerçekten Breaking Bad konusunda tatlı tatlı kafa patlattığımı düşünürsek bitişinin de beni üzmesi oldukça doğal oldu.

İlk üç sezonda ipini koparmış olan Walter White’a uyuz olma, kıl olma yolunda devam ettik bu iki sezonda. Artık bizim yanında olabileceğimiz, koruyabileceğimiz bir adam değildi Walter White. Öldürme konusunda düşünmeyen, önüne geçen her şeyi ezmeyi başarabilecek olan bir adama dönüştü. Kanser olduğu için ne yapsa müstahaktır diye düşünenlerin ters köşede kaldığını gördük. Tüm karakterlerin neredeyse içi dışına çıkmış oldu bu sayede. Her bir karakter dönüşümünü tamamlamanın eşiğine gelmiş oldu. Walter White nereye kullanacağını dahi bilemediği bir para için delicesine çalışmaya devam etti, elinden geleni yaptı. Evet, büyük adımlar atarak pislik adama dönüşmek için devam etti yolunda. Bizi de üzdü tabii ki. Sempati duymaya alışık olduğumuz baş kahraman çizgisinden uzaklaşmış oldu ki bu da Vince Gilligan’ın belki de en çok yapmak istediği şeydi. Sağ gösterip sol vurmak ya da insanların değişebileceğini, çok farklı insanlara evrilebileceğini göstermek. Belki de bize Darwin’i doğrulamak istiyordu: evrim gerçektir.

Jesse ise değişimin olumlu tarafındaydı. Her ağlayışında, her kendisini suçlu hissedişinde bir kez daha gördük ne kadar açık olduğunu duygulara. İçindeki kötüyü  görsek de duygusallığını kaybetmediğini görüyoruz. 25 yaşında bir adam olmanın olgunluğunu ve hamlığını yaşıyor daima. Jesse iki arada bir derece kalmanın resmi.

Skyler… Beni en çok zorlayan karakter. Nasıl desem, ne anlatsam onun için bilmiyorum. Benim için büyük bir muamma. Sinir bozucu derecede dengesiz, sinir bozucu derece insanı üzücü. Bir anne olarak çok duyarlı fakat aynı zamanda çok duyarsız. Bir insan olarak çok ahlaklı ama çok ahlaksız. Skyler belki de toplumun bir kadını görmek istediği her şekilde olabilen bir kadın. Belki de Skyler her açıdan kadın. Kötü kadın, iyi kadın, yardakçı kadın, gergin kadın. İnsan gerçekten çok sinirleniyor fakat sonra vazgeçiyor. Bir anne olduğunu düşünüyor ve hak etmedi diyor. Skyler madalyonun iki yüzü gibi.

Favori karakter Saul. Daha önce hiç bahsetmemiş olsam da en doğru karakter bana göre Saul. Kendisini, ne olduğunu bilen bir adam Saul. Bu yüzden çevresindekileri de açıkça görebiliyor. Gördüğü tamamen gerçekler. Buna rağmen en sadık karakter Saul. Zor durumlarda daima yanlarında, her zaman için koruyucu. Kazandığı paranın hakkını veren bir adam. Zor durumda kaldığında her insanın yapacağına inandığım şeyi yapıyor, sabun gibi kayıyor insanların ellerinin arasından.

Breaking Bad beni sarsarak farklı bir boyuta geçiren dizi oldu. Her şeyi ile sevdim onu. Hank’in ısrarları, Marie’nin boşboğazlılığı, Walter Junior’ın sert tatlı hali, Ted’in gururu ve diğerleri. Sadece dizi hakkında beni rahatsız eden iki konu var, bu da tüm dizinin gelişimini etkiliyor zaten. Birincisi Jesse’nin peşini polisler neden bırakıyor? İkincisi Hank her halükarda bu kadar işlere gömülmüşken Marie neden “Bu aileyi bu hale getiren sensin!” diyemiyor. Bunlar evet bana kalırsa dizinin açık noktaları. Geri kalan her şey için MasterCard.

Vizyondaki “Dağ” – Alper Çağlar Filmi

04 Salı Ara 2012

Posted by Öznur Doğan in Filmler, sinema, film inceleme

≈ 13 Yorum

Etiketler

alper çağlar, argo, bryan cranston, bulut atlası, cevahir, dağ, dağ arıza, dağ filmi, dağ oğuz, james bond, karpuz kabuğundan gemiler yapmak, skyfall


dag alper caglar

Bulut Atlası’na gitmek isteyip isteyip gidemeyince Cevahir’de gidilebilecek bir Skyfall, bir Argo ve bir de Dağ vardı. Evim Sensin denen saçmalığı saymıyorum bile. Sonuç olarak gidip en yanlış seçimi yaptık. James Bond filmlerini seri şeklinde izlemediğim için istememiştim Skyfall’u, Argo’da da Bryan Cranston’ın oynadığını bilmediğim için. Dağ belki de Nefes kadar vurguludur, o kadar serttir diye gittik. Hayal kırıklıkları ile çıktık.

Son iki senedir Türk yapımı filmlere küskünlüğüm biraz gidiyor gibiydi. Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak o algımı kırmıştı benim. Nefes de çok fazla milliyetçilik kokmasına rağmen Şırnak’tan eve dönmesini beklediğim bir erkek arkadaşım olduğu için çok etkilemişti. Bu yüzden Dağ’a giderken içimdeki kurdu birazcık öldürmüştüm. Güzel bir şeyler çıkabilirdi. Sonuçta çok fazla şey beklememek gerekiyordu. Milliyetçilik zaten her yere kolayca zerk edilebilen bir şey. O yüzden burada da gider dedik, olmadı.

Dağ, Alper Çağlar’ın filmi. Daha önce kendisi ile hiç tanışma fırsatı bulmadığım için açıkçası pek üzüldüğümü söyleyemeyeceğim. Tüm klişeler ile birlikte üstünkörü geçilen bir hikaye ile karşımıza çıktığı için oldukça kızgınım kendisine. Hayatımdan …. saat çaldı gibi cümlelerden nefret ettiğimi her seferinde söylesem de Alper Çağlar bu film ile gerçekten beni zor durumda bıraktı. İlk olarak film gerçekten müthiş bir klişe üzerine kurulmuş durumda. Evet askeriye zaten başlı başına bir klişe fakat askeriyenin “arızası”, “poşet ile kavgası”, “şakacı fakat çok sert komutanı”, “babası asker olduğu için asker kalmaya çalışanı”, “kendini feda edeni” vs. Nereden tutsam hep bildiğimiz, hep bildiklerimiz. Bir askeri filmde arıza görmezsek sanki rahat edemeyeceğiz, saldırı sırasında “Komutanım, neden bizi koruyorsunuz?” denildiğinde “Benim babam askerdi, öldü, o yüzden ben de asker oldum. Sizi korumak benim görevim, sizin için ölmek görevim.” gibi cümleler söylemese örneğin çok duygulu komutan (rütbeleri bilmediğim için bana göre hepsi komutan) o çocuklar orada bu cevabı almasalar rahat edemeyecekler sanki.

dag-filmi-izle-fragman

Koskoca askeriyede sadece 4 tane asker görüyoruz bu arada. Sanıyorum ki onlara tahsis edilmiş özel bir alan var. Bunu özel olarak seçmiş olabilir Alper Çağlar fakat gerçeklikten kopuyor, sadece birkaç kişinin hayatına girmiş gibi algılamamıza neden oluyor. Fakat aslında biz hepsinin hayatlarından sadece şöyle bir geçiyoruz. Oğuz’un hızlı hayatından vazgeçip askere gitmek istemesi, arıza elemanın sırf orada kalmak için çabalaması, komutanın gizlice içki içmesi ve hemen araya sıkıştırılan karısının ölümü.

İnsanların duygularını kabartmak, milli duyguları coşturmak için tüm insanlığın başına gelebilecek her bir şeyi tek bir filmde vermeye çalışmak müthiş yersiz bir anlayış. Ölen anne, terk eden sevgili, açılamayan platonik aşık, ölen eş… Allahım daha fazla saymak istemiyorum.

Teröristlerin Oğuz ile arızayı yakalayacakları sırada es geçmelerini söylemiyorum bile. Aslında rollerini film boyunca en güzel yapanlar da teröristle. Özellikle ateş atmadan önce çıkardıkları ve neredeyse bir büyü haline gelen ses çıkarmaları.

Dağ’ı bu kadar yerden yere vurduktan sonra belki de severek ve gerçekten inanarak izlediğim tek sahne filmin son sahnesi. İki asker arasında geçebilecek en doğal ve en güzel sahne bana kalırsa. Geri kalanı için yetkili mercilere havale ediyorum.

Dağ Filmi Trailer

Abone Ol

  • Entries (RSS)
  • Comments (RSS)

Arşivler

  • Eylül 2017
  • Ağustos 2014
  • Şubat 2014
  • Kasım 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012
  • Şubat 2012
  • Ocak 2012

Kategoriler

  • Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım
  • Filmler, sinema, film inceleme
  • Güncel, gündem, medya
  • Sanat, resim, tiyatro
  • Seyahat, mekanlar, hatıralar

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Öznur Doğan
    • Diğer 123 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Öznur Doğan
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...