Etiketler

, , , , , , , , , ,


breaking bad season 4-5

Uzun zamandır bir dizi için gün saymanın ne demek olduğunu unutmuştum. Kitap ve filmler ile aram çok iyiydi, her gün bir yeni uğraş ediniyordum. Sonra Breaking Bad’e başladım. Ne kadar çok sevdiğimi ve gerçekten Breaking Bad konusunda tatlı tatlı kafa patlattığımı düşünürsek bitişinin de beni üzmesi oldukça doğal oldu.

İlk üç sezonda ipini koparmış olan Walter White’a uyuz olma, kıl olma yolunda devam ettik bu iki sezonda. Artık bizim yanında olabileceğimiz, koruyabileceğimiz bir adam değildi Walter White. Öldürme konusunda düşünmeyen, önüne geçen her şeyi ezmeyi başarabilecek olan bir adama dönüştü. Kanser olduğu için ne yapsa müstahaktır diye düşünenlerin ters köşede kaldığını gördük. Tüm karakterlerin neredeyse içi dışına çıkmış oldu bu sayede. Her bir karakter dönüşümünü tamamlamanın eşiğine gelmiş oldu. Walter White nereye kullanacağını dahi bilemediği bir para için delicesine çalışmaya devam etti, elinden geleni yaptı. Evet, büyük adımlar atarak pislik adama dönüşmek için devam etti yolunda. Bizi de üzdü tabii ki. Sempati duymaya alışık olduğumuz baş kahraman çizgisinden uzaklaşmış oldu ki bu da Vince Gilligan’ın belki de en çok yapmak istediği şeydi. Sağ gösterip sol vurmak ya da insanların değişebileceğini, çok farklı insanlara evrilebileceğini göstermek. Belki de bize Darwin’i doğrulamak istiyordu: evrim gerçektir.

Jesse ise değişimin olumlu tarafındaydı. Her ağlayışında, her kendisini suçlu hissedişinde bir kez daha gördük ne kadar açık olduğunu duygulara. İçindeki kötüyü  görsek de duygusallığını kaybetmediğini görüyoruz. 25 yaşında bir adam olmanın olgunluğunu ve hamlığını yaşıyor daima. Jesse iki arada bir derece kalmanın resmi.

Skyler… Beni en çok zorlayan karakter. Nasıl desem, ne anlatsam onun için bilmiyorum. Benim için büyük bir muamma. Sinir bozucu derecede dengesiz, sinir bozucu derece insanı üzücü. Bir anne olarak çok duyarlı fakat aynı zamanda çok duyarsız. Bir insan olarak çok ahlaklı ama çok ahlaksız. Skyler belki de toplumun bir kadını görmek istediği her şekilde olabilen bir kadın. Belki de Skyler her açıdan kadın. Kötü kadın, iyi kadın, yardakçı kadın, gergin kadın. İnsan gerçekten çok sinirleniyor fakat sonra vazgeçiyor. Bir anne olduğunu düşünüyor ve hak etmedi diyor. Skyler madalyonun iki yüzü gibi.

Favori karakter Saul. Daha önce hiç bahsetmemiş olsam da en doğru karakter bana göre Saul. Kendisini, ne olduğunu bilen bir adam Saul. Bu yüzden çevresindekileri de açıkça görebiliyor. Gördüğü tamamen gerçekler. Buna rağmen en sadık karakter Saul. Zor durumlarda daima yanlarında, her zaman için koruyucu. Kazandığı paranın hakkını veren bir adam. Zor durumda kaldığında her insanın yapacağına inandığım şeyi yapıyor, sabun gibi kayıyor insanların ellerinin arasından.

Breaking Bad beni sarsarak farklı bir boyuta geçiren dizi oldu. Her şeyi ile sevdim onu. Hank’in ısrarları, Marie’nin boşboğazlılığı, Walter Junior’ın sert tatlı hali, Ted’in gururu ve diğerleri. Sadece dizi hakkında beni rahatsız eden iki konu var, bu da tüm dizinin gelişimini etkiliyor zaten. Birincisi Jesse’nin peşini polisler neden bırakıyor? İkincisi Hank her halükarda bu kadar işlere gömülmüşken Marie neden “Bu aileyi bu hale getiren sensin!” diyemiyor. Bunlar evet bana kalırsa dizinin açık noktaları. Geri kalan her şey için MasterCard.