Etiketler

, , , , , , , , , , , ,


+Yeni mi izledin? -Eveeet. +Aaaa! -Yaa. İşte böyle bir hikaye benim çok bilinen filmleri sonradan izlemem ve herkesin unuttuğu anlarda onlara bu filmleri hatırlatabiliyor olma lüksüne sahip olmak. Inception, Shutter Island, Black Swan ve diğerleri. Hepsi benim filmleri çok daha ileriki bir zamanda izlememin eseri. Oy canım.

Aslında bu yazıya şu şekilde başlamayı düşünüyordum: Film nasıl olursa olsun sırf oyuncuları sevdiğiniz, sempati duyduğunuz insanlar diye beklentinizi en düşük seviyeye çekip en mutlu insanlardan birisi olabilirsiniz. Evet, Geoffrey Rush’ı gördüğümde film tüm yapılarından, yargılarından ve beklentilerinden kurtuldu. Seviyorum bir kere bu adamı, çok normal ondan iyi bir şeyler beklemek. Yine de ne kadar gözümde büyütürsem o kadar hayal kırıklığına uğrayacağımı bildiğim için sakince izledim filmi. Yine de Quills’de dizlerimi titreten bu adam burada da beni zevkten dört köşe etmeyi başardı.

83. Oscar Ödülleri’nde En İyi Aktör dalında oskarı kucaklayan Colin Firth için bir aralar “Yersiz bir oskar oldu.” gibi şeyler duymuştum. Zoraki bir ödül verildi açıklamaları yapılmıştı. İtirazım var! Katılmıyorum hakim bey! Colin kekemeledikçe ben sanki kendimi bir şeyler söylemeye çalışıyor da başaramıyor gibi hissettim. Ben gittikçe sıkıştım, o küfrettikçe ben rahatladım! Güldükçe güldüm, gerildikçe onun gerginliğini yaşadım. Daha önce Mamma Mia’da karşıma çıktığını hiç hatırlamadığım bu adamı dosdoğru, yargılamadan, ilk kez izliyor gibi izledim ve sonuç beni tatmin etti.

Geoffrey Rush’ın yine keskin zekalı bir karakteri canlandırması ve üzerine tamamen yapışan muhtekuladelik. Evet. Sıfat oluşturmakta özgürüz. Dil bizimle yaşayan bir şey. Mis gibi kelimeler ile tanıtıyorum size Rush’ı. Yaşlılığın garip bir şekilde çirkinleştirmekle karizmalaştırmak arasında bıraktığı bir adam Rush. Yine de o bilge  ve küstah eda başka birilerine yakışabilir miydi bilmiyorum. Lionel Louge’u tanıtırken Kral George biraz duraksar ve “Benim kişisel konuşma terapistim.” der. Aslında o anda orada “Mentorüm.” demesini bekledim bir an. Tabii ki bir krala böyle konuşmak yakışmazdı. Hem kralsınız hem de size akıl veren bir adam var. Hem de bu adam başpsikopos da değil. Hmm! Tü kaka.

kings-speech-izle

Gelelim filmin ayrıntılarına ve dokunulması gereken parçalarına. İlk olarak müstakbel kralın sahip olduğu kekemelik ve geçmişi ile olan anlaşmazlığından bahsetmek istiyorum. Sahip olduğu kekemelik içine doğduğu ve aslına bakarsanız çok da doğmak istemediği bir yer olan İngiliz Kraliyet’ine baş kaldırıdır. Kekeme olduğu zaman ona kimse dokunmayacaktır. Elbette gerçek bir asil gibi olması daima beklenecektir, üzerine gidilecektir, ani çıkışlar yapılacak ve korkudan ödü koparılacaktır fakat onlar ne yaparsa yapsın eşinin de dediği gibi ona ilişmeyeceklerdir. İngiliz Kraliyeti’nin pürüzsüzlüğüne, o beyazlar ile belirlenen asilliğine karşı kara bir dikendir George. Hem kendisine batar hem de ailesine. Konuşmada başarısız görünse de insanlara katlanma konusunda oldukça başarılıdır. Onunla dalga geçen bir ağabeye katlanmak zorundadır öncelikle. Ardından sert olması gerektiği en abuk şekilde empoze eden babasına karşı. Ona yemek vermeyen dadısına ve bu konulara hep uzak kalan annesine. George kekelemesin de ne yapsın?

King George VI: [Sees Logue is sitting on the coronation throne] What are you doing? Get up! You can’t sit there! GET UP! 
Lionel Logue: Why not? It’s a chair. 
King George VI: No, that. It is not a chair. T-that… that is Saint Edward’s chair. 
Lionel Logue: People have carved their names on it. 
King George VI: [Simultaneously] That… chair… is the seat on which every king and queen has… That is the Stone of Scone you ah-are trivializing everything. You trivialize… 
Lionel Logue: [Simultaneously] It’s held in place by a large rock. I don’t care about how many royal arseholes have sat in this chair. 
King George VI: Listen to me. *Listen to me!* 
Lionel Logue: Listen to you? By what right? 
King George VI: By divine right if you must, I am your king. 
Lionel Logue: No you’re not, you told me so yourself. You didn’t want it. Why should I waste my time listening? 
King George VI: Because I have a right to be heard. I have a voice! 
Lionel Logue: [pauses] Yes, you do. 
[Longer pause] 
Lionel Logue: You have such perseverance Bertie, you’re the bravest man I know. 

Bertie, Louge’un asistanlığında yepyeni bir adama dönüşür. Yüzleşmek istemediği krallık gerçeği ile cesursa karşılaşmasını sağlar Louge. Tüm çalışmaların, yerde yuvarlanmaların ve zıplamaların, camlardan bağırmaların sonucu olarak tamamen kendine güvenen bir kral çıkacaktır ortaya. Bu yüzden hiçbir şeyi olmayan adam Louge kaybedecek de bir şeyi olmadığı için Bertie’ye yardım etmek, en onulmaz sözler söyleyerek onu güçlenddirmeye çalışmaktadır. Herkese böylesine bir arkadaş gerekli desem, çok ileri gitmiş olmam sanıyorum.

Filmin en eğlenceli ve müthiş rahatlama dolu sahnesini ise kocaman bir spoiler alert ile vermek istiyorum. DİKKAT DİKKAT.

King gone wild!

King George VI: All that work down the drain. My own brother, I couldn’t say a single word to him in reply. 
Lionel Logue: Why do you stammer so much more with David than you ever do with me? 
King George VI: ‘Cos you’re b… bloody well paid to listen. 
Lionel Logue: Bertie, I’m not a geisha girl. 
King George VI: St… stop trying to be so bloody clever. 
Lionel Logue: What is it about David that stops you speaking? 
King George VI: What is it about you that bloody well makes you want to go on about it the whole bloody time? 
Lionel Logue: Vulgar, but fluent; you don’t stammer when you swear. 
King George VI: Oh, bugger orf! 
Lionel Logue: Is that the best you can do? 
King George VI: Well… bloody bugger to you, you beastly bastard. 
Lionel Logue: Oh, a public school prig could do better than that. 
King George VI: Shit. Shit, shit, shit, shit, shit, shit, shit, shit, shit, shit, shit, shit! 
Lionel Logue: Yes! 
King George VI: Shit! 
Lionel Logue: Defecation flows trippingly from the tongue! 
King George VI: Because I’m angry! 
Lionel Logue: Do you know the f-word? 
King George VI: F… f… fornication? 
Lionel Logue: Oh, Bertie. 
King George VI: Fuck. Fuck! Fuck, fuck, fuck and fuck! Fuck, fuck and bugger! Bugger, bugger, buggerty buggerty buggerty, fuck, fuck, arse! 
Lionel Logue: Yes… 
King George VI: Balls, balls… 
Lionel Logue: …you see, not a hesitation! 
King George VI: …fuckity, shit, shit, fuck and willy. Willy, shit and fuck and… tits. 

Çok uzun zaman sonra izlediğim için pişmanlık duymuyorum. Bunu açıkça söylüyorum ki şu anda filmi izlemiş olanların hissedeceği hatırlamışlık ve izleyeceklerin yaşayacağı istek çok daha değerli herkesle izlemekten.

King’s Speech – Trailer