Etiketler

, , ,


Beyaz bir ışık karşısında gözlerini açmaya çalışan bir bebek. Zamanın içinde gidip gelen, uzun siyah saçları olacak olan bir bebek. Adı Derya. Duyguları ve düşleri derya deniz…

Hayaller İçinde Bir Düş beklemediğim anda beklemediğim etki ile karşıma çıkan bir kitap oldu. Potkal Kitap’tan çıkan kısa öyküde içinizin an an darlandığını hissediyorsunuz. Anlık şoklar ile okuyorsunuz bu yüzden. Bir anda kendinizi Derya gibi bomboş, yapayalnız hissediyorsunuz.

Kitabı okurken bir an irkiliyorum, küçük bir çocuk iken babamı kaybetseydim nasıl hissederdim diye. Tam o sırada otobüste bir arkamda oturan adam telefonla konuşuyor ve sesini duyuyorum: Ben sana demedim mi doğru eve gideceksin diye? Nereye gittin? Nereye gittin? Tamam, seninle bu konuyu ben eve geldiğimde görüşücez!!! Kapat telefonu.

Bir an duraksıyorum. Üst üste bu kadar gelemez bir şeyler. Bir yanda babam olsaydı nasıl olurdu diyorsunuz, bir yanda karşınıza garip bir baba çıkıyor otobüsün ortasında bağırabilen. Sonra ben bir an durup kendi babama şükrediyorum. Arkadaşımda kalmak için babama mesaj atmam yetiyor bazen. Biliyorum çok konuşuyor ve ben de çok konuşuyorum ama iyidir babamla aramız; kavga etmediğimiz zamanlarda. Yine de telefonda bağırmaz bana, hem de hiç.

Gelelim Derya’ya. Geçmişi ile geleceğini elleri arasında tutan fakat müdahele edemeyen bir karakter Derya. Düş içinde düş, gerçek içinde hayalleri yaşamak zorunda kalan, belki hiç doğmayan belki de aramızda dolaşan bir kız. Belki de biziz aslında. Geleceğe dair elimizde kesin bir şey yok, yani yaşadığımız an içerisinde. En başından kendimizi görüyor ve biliyoruz belki de, an an, sahne sahne. 17 yaşında hangi adamlar ile karşılaşacağını, deliliğin ne kadar yakınından geçeceğini.

Deliliğe yakın olanların, kocaman denizde buz kütleleri ile dövüşenlerin hikayesi Hayaller İçinde Bir Düş. Bana göre süt, onlara göre çikolata. Yine de Derya, empati kurulduğu sürece insanın kalbini eliyle tutup sıkabilecek kadar güçlü bir kadın.