Etiketler

, , , , , , , ,


-Inception’ı izledin mi?

+ Hayır.

-Inception’ı izledin mi?

+ Hayır?

-Inception’ı izledin mi?

+ Hayır!

-Inception’ı izledin mi?

+ Hayır!!!

Evet, bu konuşmadaki hayırcı abla ben oluyorum. İzlemiyorum sizin Inception’ınızı ulan diye gaza gelmişliğim söz konusu. Bunun nedeni ise Black Swan’a yapılan muhabbetin aynısının Inception’a yapılıyor olmasıydı. Sağa dönüyorum spoiler, sola dönüyorum karakter analizi, arkama dönüyorum filmin sonu ile ilgili yorumlar ve önümde daima bık bık bık boş konuşan insanlar. Biraz sükut ey insanlık.

Inception’ı izlemeye 1 sene sonra karar veriyorum. Herkesin önünde Inception konusunu kapatıp o dönemlerde Alfred filmlerine dalmış durumdayım. Vertigo, Rear Window gibi filmler ile bu güzel abimiz neler yapmış diye ilgileniyorum. Inception hakkında söylenen şeyleri kulak ardı ediyorum. Aslına bakarsanız filmin sonunu boş boğaz birisinden duyduğum için de sinirlenip duruyorum.

Vakit geldi çattı. Eski filmlerden çok yeni çıkan filmleri izlemeyi sevdiğim için yeni bir heyecan ile başladım Inception’ı izlemeye. Sistem olarak oldukça akıllıca bir oluşum Inception. Sizin aklınıza bir fikir ekilmesi için uzun süren çalışmalar oluyor ve sonucunda siz düşündüğünüz şeyi gerçekleştiriyor olduğunuzu düşünürken sizin için düşünülmüş sonu yaşıyorsunuz. Evet, anlatım itibari ile oldukça karışık gibi geliyor yine de izlemeye başladığınızda “katman”larda yaşamaya başlıyorsunuz.

Oh dedim, bu ne güzel film. Bir hızla filmi izliyorum. Kurulan ve inşa edilen her yeni nokta, rüyalarda buluşuruz edası ve uzun çalışmalar. İşin içinde Hollywood’un olmazsa olmazı aşk. Inception dahiyanece yazılmış bir hikayenin sinemaya yansıması aslında. Sevmeyenlerin hangi sebeplerden dolayı sevmediklerini dinlemeye ve bu konuda tartışmaya girmeye hazırım. Aslına bakarsanız Inception sırf dünya çapında her fiilin ya da ismin sonuna eklenmek kaydı ile yepyeni bir kelime oluşturabildi ya, işte o yüzden bile sevebilirim onu. “x içinde x” yerini tamamen yeni bir kelime almış oldu bu yüzden: xception. Aslında edebiyat dünyasında en sık kullanılan parçalardan bir tanesi: metafiction. Inception’ın da başlangıç noktası tam da burası.

Filmin kadrosu ağız dolusu güzel adam ve kadınla dolu. Başarısının bir diğer sebebi de bana kalırsa bu. Rolleri için doğru seçilmiş adamlar daima daha iyi işler başaracaklardır. Leonardo’nun da şimdiye kadar beni hiç hayal kırıklığına uğratmadığını düşünürsek Inception’da da başarısız olmaması çok normal kalıyor.

INCEPTION

The Dark Knight’ın yönetmeni canımız kanımız ağabeyimiz Christopher Nolan hiçbir şekilde paradan ve görsellikten kaçmamış film için. Efektler ile dolu, patlamalar, karanlıklar ve aydınlıklar ile dolu bir film. Özellikle Bluray izlediğinizde her bir kıvılcımı bile seçebiliyorsunuz. Peki neden? Hepsi planlanmış durumdadır çünkü. Filmde aynı zamanda mitolojik göndermeler, günlük yaşantımızdaki durumlara bakış atmalar, şarkılara yer vermeler vardır. Edith Piaf’ın az ekmeği yenmemiştir filmde. Size birkaç özel ayrıntı vereyim isterseniz:

-Filmi üç boyutlu çekmeyi tavsiye eden Warner Bros yetkililerini Christopher Nolan Inception’ı yaşama zevkini azaltacağını düşünerek reddetmiştir.

– Edith Piaf’ın “Non, je ne regrette rien” şarkısı ana tema olarak kullanılmıştır filmde. Filmin başındaki trambolin sahnesinde şarkının başlangıcına göre bir hızlandırılma ve yavaşlatma efekti kullanılmıştır.

– Ariadne Yunan mitolojisinde Theseus’a labirentten çıkması için yardım eden prensestir.

– Marion Cotillard’ın filmdeki ismi olan Malorie ve kısaltılmışı Mal, “malheur” kelimesinden gelmektedir. Mutsuz anlamına gelen bu kelime isim karakter ilişkini yansıtır.

– 2:28’den geriye sayımda aslında yine Edith Piaf’ın şarkısı ile doğrudan bir bağlantı vardır. Kaydedilmiş editionında şarkı bu uzunluktadır.

– Filmin ismi filmin başında 1 kez geçmektedir ama film sonunda üç defa geçer. Credits bölümünde en başta, oyunculardan sonra ve en sonda. Sanıyorum bu da bir başka Inception oluyor.

Sanıyorum bu kadar alt bilgi yeter. Gelelim film boyunca akla kısa süreli karıncalanma getiren konuşmalara:

Cobb: Never recreate from your memory. Always imagine new places! “

Çünkü geçmişi peşinizden atamadığınız sürece daima gölgede kalacaksınızdır. Beynin derinliklerinde, uykunun ve rüyanın tam ortasında eğer bir gölge olursa bu artık rüya değil kabustur.

Cobb: You’re asking me for Inception. I hope you do understand the gravity of that request. “

Çünkü rüyalarda her şey yok edilebilir, üzeri örtülebilir, katlanabilir ve bükülebilir. Sonuna kadar gitme, kaldığınız yerden devam etme hakkına sahipsinizdir. Yerçekimi zorunlu değildir.

Mal: I’ll tell you a riddle. You’re waiting for a train, a train that will take you far away. You know where you hope this train will take you, but you don’t know for sure. But it doesn’t matter. How can it not matter to you where that train will take you? “

Ve daha çalıp çırpıp buraya koymak istediğim sözler. Spoilerı ise sona sakladım:

Film boyunca hangi anların rüya hangi anların gerçek olduğunu anlamak görece olarak kolay fakat son sahnede insan gerçek olduğuna inanmak istiyor yaşananların. Bunu anlamanın en kolay yolu rüyalarda yüzüğü ile gezinen Cobb’un gerçekte yüzüğü yoktur. Sonunu siz bulun! 🙂

Inception – Başlangıç – Trailer