Etiketler
aslan kral, aslan kral inceleme, aslan kral izle, bakhtin, beauty and the beast, disney, disney production, göğe bakma durağı, Habil ve Kabil, Hakuna Matata, inception, mufasa, nala, rafiki, scar, simba, the lion king, the sleeping beauty, Turgut Uyar, Walt Disney
Bakalım yazı yazmayı unutmuş muyum?
Herkesin bir zamanlar günlüğüne yazdığı gibi benim de bazen buraya gelip günah çıkartasım geliyor ancak gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu blog ben ne zaman yazmak istersem ona hizmet edecek şekilde oluşturuldu. İtiraf ve serzeniş kısmını geçip bir an önce izlemiş olmaktan mutluluk duyduğum The Lion King – Aslan Kral‘ı sizlerle buluşturabilirim.
Aslında hepimizin bildiği, meme’lere konuk olmuş Aslan Kral’ı bu kadar geç izlemiş olmaktan biraz üzgünüm ancak belki de daha önce izleseydim bu kadar çok şey anlamayacak ya da anlamlandıramayacaktım ve bir kez daha çizgi filmlerin aslında yalnızca çocuklar için değil bizler için de hazırlanmış olduğunu algılayamayacaktım.
Walt Disney dünyasına giriş yaptıktan sonra beklentilerim her seferinde daha çok arttı. Beauty and the Beast, The Sleeping Beauty derken kendimi The Lion King’te bulmam ve bu üç güzide animasyonu, masalı bir araya getirmem kaçınılmaz hale geldi.
Hikayemizi kısaca özetlemek gerekirse Kral Mufasa (neredeyse Mustafa) bir oğul aslancığa sahip olur. Adı Simba‘dır. Simba büyümeye oldukça hevesli ve bir o kadar da babasının peşinden giden minik bir yavrudur. Mufasa’nın kanlı canlı akrabası ve düşmanı olan Scar ise kraliyet yolunda Mufasa ve Simba’nın egale edilmesi için elinden geleni yapacaktır.
Hikaye aslında hepimize klasik gelen ve “Ben bunun olacağını biliyordum.” dedirten türden ancak bizler de sevdiğimiz şeyleri tekrar tekrar yemekten / izlemekten / dinlemekten bıkmıyoruz ki. Bu yüzden tüm sanat eserleri konusunda tavrımı biraz daha Bakhtinvari takınarak “Şimdiye kadar zaten her şey söylendi ve bu söyleyenlerin hepsinin birbiri ile büyük bir ilgi var.” dedim.
Öncelikle yaratılan krallık mantığına ve tarih boyunca yaşanan uyarlamalarını bir düşünelim. Aslan kral ormanların kralıdır ve burada huzur ve mutluluk içinde yaşandığı anlatılmaktadır. Mufasa anlayışlı, karısını seven, çocuklarına düşkün iyi bir aile babasıdır ve oldukça adildir. Ancak adil olmak devlet yönetiminde her zaman gerekli olan durum değil. Simba doğduktan sonra hızlıca büyür ve babası ile ormanı dolaşmaya çıkarlar. Mufasa burada Simba’ya “Güneşin dokunabildiği her yer bir gün senin olacak.” der. Simba’nın heyecanı gözlerinden okunur ve o anda daha fazlasını ister: Peki ya Güneş’in dokunmadığı o noktalar?
Burada iki nokta dikkatimi çekiyor, ilk olarak bir hükümdarın belirlenen alanlar içindeki her şeyi kendine ait görmesi ve yönetmek için büyük bir hırs beslemesi. Bir diğeri ise iş yönetilmeye geldiğinde her zaman bir nokta daha ötesinin olması. Mufasa her ne kadar Simba’ya tüm doğanın bir denge üzerine kurulu olduğunu söylese de bu dengede kendisi daha ağır olan noktadadır ve biliyoruz ki yaşam üçgeninde “kral”lar en üst noktadadır. Bu nedenle Mufasa’ya besleyeceğimiz sempati biraz da duraksayıp bizi günümüz yaşantısına geri çekiyor. Simba’nın fikirleri ise her ne kadar merakçıl ve naif gelse de doyumsuzluğun neler yaratabileceği konusunda bize bir foreshadowing’te bulunuyor.
Çünkü küçük Simba babasını dinlemeyip taa o karanlık yerlere kadar gidiyor. Burada da karşısına tabii ki Scar çıkıyor. Biraz da Scar’ı incelemek istiyorum. Scar Mufasa’ya nazaran daha az tüylü çelimsiz bir aslan. Mufasa’nın öz ve kötü kardeşi. Çünkü Mufasa var olduğu hali ile yeterince korkutucu ve heybetli değil. Bu nedenle onun elinde olan en büyük avantaj kaba kuvvetten ziyade aklı ve planları. Simba’nın aklına karanlık vadiye gitme fikrini ekmesi ve orada Simba ve kız arkadaşını çakallara yem etmek istemesi hem Mufasa öldükten sonra yerine geçecek olan bir kralı ortadan kaldırmak istemesi ve kendisinin ormanın kralı olması hayaline eş değer. Bu nedenle Scar hiçbir zaman doğrudan kendi kuvveti ile öne çıkmayıp daha çok küçük Inception‘lar gerçekleştiriyor.
Bana kalırsa Mufasa her ne kadar iyi bir karakter olarak görülse de Scar ile bir araya geldiklerinde bir bütünü oluşturabiliyorlar. Mufasa güçlü ve bilgin ancak Scar tutkulu ve akıllı. Aynı zamanda iyilik ve kötülük dengesinde bu nedenle iki kardeş birbirlerini dengeler hale geliyor. Ayrıca Scar’ın da çakalları bir araya getirme ve onları örgütleme konusundaki başarısından dolayı küçük çapta kral olduğunu da söyleyebiliriz.
Mufasa ile Scar’ın arasında yaşanan bu gerginlik insanoğlunun dünyaya düşüşü ve ikinci günahın işlenmesine eşit. Habil ve Kabil birbiri ile savaşıyor. Kabil, Habil’i öldürüyor. Bana oldukça tanıdık geldi. Peki ya size?
Hikayenin devamında Scar her şeyi ayarlayıp ketenpereye getirip koca bir sürüyü Simba’nın üzerine salıyor. Onu kurtarmak isteyen Mufasa ise erken yaşta hakkın rahmetine kavuşuyor. Haber vermeden spoiler vermiş oldum ancak filmin devamı çok heyecanlı :p
Mufasa’nın ölümü ile birlikte Sibirya’ya sürgüne gönderilen yazarlar ve düşünürler gibi yola koyulan Simba kendisine iyi yeni dost bir de motto ediniyor: Hakuna Matata (Geçmiş, geçmişte kalmıştır.)
Bu sırada krallığı ele geçiren Mufasa ve çakalları tüm ormanın iliğini kemiğini sömürmeye başlıyor.
Kendisine yeni bir hayat edinen Simba gün geçtikte büyüyor ve güzelleşiyor (göreceli olarak) yetişkin bir aslan olduğunda şans eseri Nala ile karşılaşıyor. Ormanda her şeyin yok olmak üzere olduğunu ve Simba olmazsa herkesin öleceğini söyleyen Nala’yı ilk başta dinlemeyen Simba kendisini çok sevdiğimiz maymun Rafiki tarafından akıllandırılıyor.
Rafiki burada Simba’nın kendi özünü bulabilmesi için bir medyum, aracı görevi görüyor ve ona geçmişini, babasını, yaşadıklarını ve ileride yaşayacaklarını hatırlatıyor. Vatan aşkı ile yanıp tutuşmaya başlayan Simba ise koşarak Scar’ın yönettiği ormana hareket ediyor.
Burada aç parantez Scar’ın kurnaz ve sinsi bir kral olmasının yanı sıra yaveri olan üç çakalında bir o kadar aptal ve kaypak olması bana Türkiye’deki bazı yönetici ve yardımcılarını hatırlatmıyor değil kapa parantez.
Ülkesine dönen Simba babasının katilini yani Scar’ı alt ettikten sonra mutlu bir hayata başlamak ile Nala ile birlikte oluyor ve oğullarını Rafiki yine göğe kaldırıyor.
Üzerinde durmadığım ancak filmin ve hikayenin akışında önemli olan bir konu Simba’nın ormana dönmeden önce gökyüzüne bakarak babasının ona çocukken söylediği cümleleri hatırlaması ve babası Mufasa’yı gökyüzünde görerek onunla konuşması.
Babası Simba henüz küçük bir aslanken “Gökteki yıldızlar senin büyük babaların ve ben de bir gün orada olacağım, başın sıkışırsa “Göğe Bak” orada olacağım” demesi ve Simba’nın babası ile yaptığı gök görüşmesinde babasının ona büyük bir cesaret vermesi. Simba’nın geçmişinden güçlenerek hareket etmesi ve babasının varlığı ile hayatını sürdürmeye karar vermesi de alınan rol modelin ve geleneklerin bağlayıcılığını ortaya koyuyor.
Genel itibari ile mutluluk ile izleyeceğiniz ve sonunda bir mesel bir çıkarım yapabileceğini The Lion King / Aslan Kral’ı izlemediyseniz bir an önce izleyin derim. Ancak olduğu gibi izlemek yerine birazcık kurcalamayı unutmayın.
Bir sonraki yazımız Spirited Away olacak. Ya da Requem for a Dream.
Cheers.
The Lion King – Aslan Kral – Trailer