Etiketler
adam, allegoric romance, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, dark romance, fatih, garden of eden, nathaniel hawthorne, puritan ahlakı, salem cadıları, young goodman brown, young goodman brown nathaniel hawthorne, şeytan
Young Goodman Brown Nathaniel Hawthorne tarafından yazılmış yüzyıllar boyu üzerinde tartışılan insan içindeki iyilik ve kötülüğün ortaya çıkışını anlatan bir öyküdür. Goodman Brown (isminden de anlayabileceğimiz üzere iyi adamdır bu!) bir sabah karısı Faith’i (tamamen simgeler üzerine kurulmuş bir hikaye olduğu daha ilk sahneden bellidir.) öper ve ben gidiyorum der. Goodman Brown’ın gittiği yer ormandır. Ormanda hareket ettikçe etrafındaki her şeyin karardığını ve bir sis tabakası tarafından çevrildiğini görür. Karşısına şeytan çıkar ve çok iyi bildiği, sevmekten vazgeçmeyeceği insanların en çirkin taraflarını gösterir. Bunun sonucunda Goodman “Vay benim başıma gelenler.” der. Bir anda ortalık sakinleşir, Goodman aydınlanmış bir şekilde evine döner. Onu merak eden karısı ile bir daha konuşmaz. Çevresindeki insanlara küsmüştür.
Goodman Brown tüm ailesinin iyi insanlardan oluştuğunu düşünmektedir. Hatta adı Faith olan ve masumiyetin simgesi olarak pembe kurdele takan karısı bile artık eskisi gibi değildir gerçekleri gördükten sonra. Geçmişten gelen kiri görmüş, geçmişi ile yüzleşmiştir Goodman. Tam bir Hristiyan olan ve insanların iyiliğine inanan Brown’da artık bir şeyler eksiktir. Çevresindeki insanlar iyilikten şeytanlığa dönüşmüşlerdir. Aynı zamanda Goodman insanların içindeki kötülüğü anlamayı başarmış bir adamdır. İçindeki gerçeği görme isteği ile Garden of Eden’da elmaya yeltenen Adam gibidir. Gerçeği merak etmeye devam eder. Bir kez merak yoluna girmiştir ve geri dönüşü olmayacaktır.
Faith, evi ve Puritan yaşamı temsil etmektedir. Goodman karısına sonsuz derecede inanır ve güvenir fakat şeytanın gösterdikleri karşısında en iyi tanıdığına inandığı kişiyi bile tanımadığını anlamış olur. Artık çevresinde karısına bile güvenemeyeceğini görür çünkü karısı da en az diğerleri kadar bozulmuş bir yapıya sahiptir. Gerçek bir Puritan olamayacaktır ve Goodman’in saf sevgisini ve saygısını hak etmemektedir. Goodman Brown’ın ormanda karşılaştığı kişi yani şeytan Brown’a normal insan formunda görümüştür. Aslına bakarsanız Brown’ın yaşadığının gerçek ya da hayal olduğu konusunda tam emin değilizdir ve yine dikkatli bakarsak şeytanın bir varlıktan çok kötülüklerin, insan iç yaşamının bir yansıması olduğunun farkına varırız.
Goodman Brown’ın içinde bulunduğu o isli puslu hava Puritanların geçmişini sembolize etmektedir. Bildiğimiz üzere Puritanlar tolerans oranı sıfır olan insanlardır. Salem’deki cadıları canlı canlı yakmışlar ve aslında günahla dolulardır. Hawthorne yarattığı bu kapalı hava ile Amerikan tarihinin o kara haline de gönderme yapmaktadır.
İnsan doğasındaki iyi ve kötü ayrımının ortaya çıktığı, masumiyetin kaçınılmaz bir şekilde yok olacağının, toplumdaki ahlaki bozukluğun hikayesidir Young Goodman Brown. Allegoric Romance ve Dark Romance olarak adlandırabilir hikayenin türünü. Allegoric Romance’te doğaüstü olaylar gerçekçi bir atmosferde verilir. Bulunulan mekanın oldukça önemi vardır. Örneğin Young Goodman Brown’da bir orman olmasına rağmen ortaya çıkan insan kılıklı şeytan ve sisli hava görülür. Hayatın kötü tarafı gecenin karanlığı ile sembolize edilir. Hikayenin Allegoric Romance etkisi ile anlarız ki şeytan insanın ayrılmayan bir parçasıdır. Bu parçanın görülmemesi için örneğin Faith kocasına gitmemesini söyler hikayenin başında. Şeytani tarafınızı gördüğünüzde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır çünkü.