Etiketler

, , , , , , , , ,



Gerçek adamların savaşı! 300 adet Spartalının Persler ile büyük savaşını konu alan mitolojik filmlerden bir tanesi. Mitoloji ile biraz ilgilenenler bu iki millet arasındaki durulmaz suyu mutlaka göreceklerdir. Yunanistan sınırları içerisinde yani azıcık yerde bu kadar itiş kakışı nasıl başarabiliyorlar onu tam olarak anlayabilmiş değilim. Aslına bakarsanız tanrıların da Olimpos denen yerde çok barış içinde olduğu söylenemez. Hades durmadan birilerini kaçırır, Zeus’un uçkuruna diyecek yok zaten. Afrodit manyağın teki, her gördüğüne aşık oluyor, sonra intikam peşinde koşuyor.

Tanrı kalsak ya hepsine?

Kalamayız.

300’ü çok uzun zaman sonra izlemiş olmanın rahatlığı vardı içimde. Yok çok şişirilmiş, yok çok güzel, yok muhteşem, yok Cüneyt Arkın… İşte tüm bu yorumlardan soyutlanmıştı kafam. Tabula Rasa kadar temizdim. Filmi izlemeye başladım.

İlk olarak filmin bir anlatı üzerine kurulması doğrudan ozan geleneğiyle uyuşuyordu. Kimse bu filmin gerçek bir mitten alınmamış olduğu sırf bu yüzden bile söyleyemez. Prometheus’tan tutun da Adonis’e kadar, herkesin hikayesini anlatan adamlardı bu ozanlar.

Kavga dövüş, savaş barış filmlerini seven ben için bol savaş sahneli bir film olduğu için de üst sıralara çıkıyordu. Yine de filmde en çok beni onurlandıran şey Kraliçe Gorgo’nun Spartalı kadınların da yönetimde söz hakkı olduğunu bildirmesi ve Pers kralı tarafından yollanan sünepe elçiye verdiği cevaptır.

Messenger: What makes this woman think she can speak among men? 
Queen Gorgo: Because only Spartan women give birth to real men. 

Kadınları onurlandıran ve onları ön plana çıkaran durumlar daima ilgimi çeker, övgümü hak eder. Hayır efendim sanki övgümü hak etmese bir şey olmayacak. Elbette olacak fakat bu kadar senedir, yani yaklaşık üç senedir, civilization nature ikilisi arasında boşuna mı kadın ile erkeği çaprazladık birbirine.

-

Sadece erkeklerin değil kadınların da keskin zekasına göndermeler yapan, eşine sadık ve gerçek bir savaşçı ruhu ile yetiştirilmiş kadınların olduğunu gösteriyordu film bize. Tarihte Spartalıların en iyi savaşçılar olduğu düşünülürse ve anlatılanların gerçek olduğuna inanılırsa – ki inanmamak için bir sebep yoktur – burada yaşayan kadınların ezilmek yerine kraliçenin bile “höt” deyici rolünün olması oldukça güzel.

Çok fazla kadınlar ve kadınlık üzerinden gidip feministlik çığırtkanlığı yapmak istemiyorum. Diğer ayrıntılara atlamam gerekirse, kimsenin kahrolmadığını söyleyemeyeceği bir sahne; Vincent Regan’ın canlandırdığı Captain’ın oğlu Astinos’u kaybettiği sahne. (Az önce sahneyi daha ayrıntılı olarak hatırlamak için açıp baktım da…) İnsanın kemiklerini titreten, sinir uçlarını uyuşturan bir sahnedir o. Bir babanın oğlunun adını haykırışı ve oğlunun kafasının kesilişidir en derinden sarsan. Bir kez daha titredi içim.

Dövüş, savaş ve kan. Normalden daha fazla severim filmlerde. 300 benim için aranan kandı gerçekten. Şu anda tekrar izlemek istedim. Tekrar açıp tekrar izlemek.

Çevirilerinde Ispartalı olarak yazsalar da filmde Sparta ile Isparta ayrı yerlerdir, not düşeyim dedim yazının sonunda.

Astinooooosss…

300 Trailer

Reklam