Etiketler
ali çatalbaş, çok tuhaf soruşturma, bülent kayabaş, emre altın, Ferhan Şensoy, hapis, kenan şahin, mehmet yatkı, muzaffer, pardon, sibel bulgan, tuncel kurtiz, ılgıt mertel
Aslında gerçek bir hikayedir filmde anlatılan. Her ne kadar usta oyuncuların yorumuyla bize komik gelse de trajikomiktir bir çok anektot. Her şeyin bir buluşma ile başladığı ve sonunun hapishaneye dayandığı filmde son ile baş iç içe geçmiştir. Kahkahalara boğarlarken iğnelemektedirler bir çok kurum ve kuruluşları. İsmini ise sonuna kadar eleştiriye açık bir kurum yöneticisinin dilinden çıkan tek kelimeden alır. Bir dönem ülkemizin içinde bulunduğu örtbast etme yönteminin özetini net bir şekilde gözler önüne serer bu film.
Esprilerinin inceliğine şapka çıkartılacak bir çalışma. Hiç bir kişi veya kurumu zan altında bırakmadan tüm eksiklik ve ihtiyaçlara çok güzel dokundurmalar yapılmış. Gülerken düşündürmek dedikleri deyimini düşünebilenler için tam anlamıyla mümkün kılmış bir yapıt. Bu kalitede ve doğrultuda başka bir örnek olmadığı için de kıyaslanamaz bir durumda. Yermek ya da karalamaktan ziyade işlerin yanlış yürütülüşünü gözler önüne sermiş ve bunu yaparken didaktik bir tavırdan ziyade eğlendirici bir yol izlenmiş. Ayrıca konuyu gerçekten halktan seçilmiş karakterler tarafından ele aldıkları için oldukça samimi ve yapmacıklıktan uzak bir usluba sahip olduğunu düşünüyorum. Oyuncuların performansına değinmek gerekirse de söz konusu kaliteli tiyatrocular olduğu için kimsenin haddine düşmez. (Ilgıt Mertel)
Belki de Sinan Çetin’in yaptığı en iyi film. Asker kaçağı İbrahim’in, onca yıl sonra eniştesi yüzünden mevzusunun su yüzüne çıkması, dağıtım izninde niyeyse İstanbul’a arkadaşı Muzaffer’in yanına gelmesi falan derken asılsız suçlamalara muhattap olması, bi’ anda kendilerini polis sorgusunda bulmaları, bi’ arkadaşlarını da bu belaya alet etmeleri falan derken 3 kişin yıllarca süren hapis hayatı. İnsan ilk baktığında “Ulan bu kadar da olmaz” diyebilir. “Pardon” ama oluyor canım kardeşim. İzlemeyen çok şey kaçırır. (Kenan Şahin)
Ferhan Şensoy, Rasim Öztekin ve Ali Çatalbaş’ın başrollerinde oynadığı 2004 yapımı Pardon sıradan bir komediden daha çok Türk hukuk sistemindeki yozlaşmayı, ülke yapısındaki bozuklukları ortaya seren ve 3 kişinin bir araya geldiğinde arkadaşlığın bir anda organize suça dönüştürülebildiğini gösteren bir şaheser aslında Pardon. (Oğuz Arı)
“Karakterine en çok işleyen filmleri bir say” deseler önce durup bir düşünürüm. Öyle hemen cevap verilebilecek mevzu değil çünkü, ayrıca düşünmeden cevap vermek de saçmadır. Tarzım değil. Sizi bu satırlarla oyalarken ben de durup düşündüm. Sizsiniz çakal, evet o da sizsiniz. “Lan” mı geçti o cümlenin içinde lan? Asıl siz bana niye lan diyorsunuz? Siz de demeyin o zaman. En sinirlendiğim laftır. Hayatta hiçkimse bana lan diyemez. Ben bu yüzden enişteyi bıçakladım.
Aaa. Sorunun cevaplarından birini buldum. “Pardon” filminden etkilenmiştim. Tamam baya etkilenmiştim, ne olmuş. Sanki sağda solda anlattıklarını hep sen mi yaptın. Evet senli benli oldum iyice çirkinleştim, nolmuş.. [burda uzun bir sessizlik hayal et. Pardondaki nezaret sahnesini hatırla.] ohhh.. Tamam sakinim.
Evet her film sadece güzel iz bırakmıyor malesef. Tamam enişteyi bıçaklamadım ama bıçaklayan arkadaşım var ben sana onu da getiricem. Aha biri de “G.O.R.A”ymış ama onu şimdi boşver, zor olsa da unut. Pardonu anlatacağım.
Pardon’u defalarca izledim. Ben izledim, yetmedi arkadaşlara izlettim, izletirken onlarla izledim bi baktım defalarca olmuş. Evet ben de o manyaklardanım, izletiyorum, huy huy…
Pardon’u defalarca izlemek boş bir iş değildir. Arkasında derin bir felsefe, büyük bir motivasyon yatar. Görelim nedir bunlar:
1. Ultra mega süpersonik oyuncu kadrosu. Ferhan abimiz ve saz arkadaşları işin içindeyse zaten ortaya kötü birşey çıkma ihtimali çok düşük. Zira oyuncu kadrosu çok eskiden de arkadaş ve birlikte çok çalışmışlıkları var.
2. Anlatılan hikaye, bir yaşanmışlıktan esinlenildiği için insan ister istemez daha çok etkileniyor.
3. Yönetmenlik çok iyi. Hikaye yansıtılmış ekrana dolu dolu. Bağlıyor.
4. Şu anda bütün bu yazıyı boşverip, burda filmi anlatmak yerine alıp sana izletme isteği doğuruyor. Bunu her film başaramaz.
Pardon bir komedi filmi değildir. Gerçek olaylar mizahi bir üslupla değil, gerçekten olduğu gibi yansıtılmış. Sadece yaşadığımız gerçekler gerçekten komik. Bu yüzden film mizah filmi gibi duruyor. Ama değil. Çünkü güldürdüğü kadar boğaz da düğümlüyor.
Ben ne düşünürsem düşüneyim, insanların kafalarında yarattığı küçük dünyalarda yaşadığını ve onların eline düşersem neler olabileceğini bana çok erken yaşta, çok iyi bir şekilde öğrettiği için bu filmin yeri ayrıdır.
Lafı çok da uzatıp, vaktini almayayım. Hadi git izle. (Mehmet Yatkı)
Türklerin de zekice yapılmış komedi filmi çekebileceğini gösteren ender filmlerden biri Pardon. Rasim Öztekin ve Ferhan Şensoy’un efsane uyumunu izleyip ince esprilerle eğlenirken, bir yandan da Türk adaletini sorgulatan çarpıcı durumlarla karşı karşıya kalırsınız bu filmde. Komedi deyip geçmemek lazım, izledikten sonra aklınızı uzun süre meşgul eder. Memleketi anlatan, adaleti anlatan, bizim insanımızı anlatan nadide filmdir. Pardon kelimesi başta hiçbir şey ifade etmezken, filmin sonunda tüyleri diken diken eder. tekrar tekrar izlenir, izlenmelidir. (Sibel Bulgan)
Ferhan Şensoy yıllar önce Pardon’u Çok Tufah Soruşturma olarak sahnelemişti. Bu sahnede Tuncel Kurtiz, Ali Çatalbaş ve Ferhan Şensoy usta oyunculuklarını sergiliyorlar. Yıllar sonra aynı kadro sadece birkaç eksikle Sinan Çetin’in platosunda çekiliyor. Sonuç ise Ferhan Şensoy’un Türk adaletine güzelce verip veriştirdiği, filmin genelinde dişe dokunur derecede hissedilen eleştirileri ile kahkahanın bir araya gelişi. Sanıyorum Pardon üzerine daha uzun bir şeyler yazmama gerek yok, arkadaşlarım benim yerime oldukça güzel şeyler yazdılar. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Çok yazarlı ilk blog yazımı da bu sayede ortaya çıkarmış oluyorum. 🙂 Teşekkürler!!