Etiketler
beril şenvarol, bismillah, burak karaman, dr watson, engin alkan, hakan çeliker, intertexuallity, kadıköy, kerem kobanbay, mainstream theatre, modernist, sherlock holmes, sir arthur conan doyle, tiyatro akla kara, şark dişçisi
Özel tiyatro serüvenime uzun zamandır ara vermiş, sürekli olarak İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Tiyatrosu’na gidiyordum. Son gittiğim oyun Engin Alkan’ın Şark Dişçisi’ydi. Biraz ara verdikten sonra yeni yılın ilk oyununa özel tiyatroda gitmeye karar verdim. Tiyatro Ak’la Kara’da Sherlock Holmes oyununu seçip biletleri çook önceden hazır ettim ve gün geldi çattı.
Karşı yakada (Anadolu) şimdiye kadar hiç tiyatroya gitmemiş olmanın heyecanı ile nasıl bulacağız diye panik yaptık önce. Ardında hemen ayaküstü olduğunu görüp sevindik. Oyun başlamadan önce lobide toplanan elit teyzeleri ve ablaları görünce acaba yanlış mı yaptım diye sormadan edemedim. Genç nüfus yoktu neredeyse. Salonun yaş ortalaması 38 diyebilirdik. Ancak oyunu da müthiş bir şekilde merak etmekteyim. Haydi bismillah dedik ve dünyanın en meşhur dedektifinin hikayesine girmeye hazırlandık.
Oynayanlar arasında Burak Karaman, Hakan Çeliker, Beril Şenvarol, Kerem Kobanbay’ın olduğu tiyatro oyunumuz izleyiciler ile buluştu. Geleneksel tiyatronun bir örneği sayabileceğimiz oyunda Sherlock Holmes’a gelen bir mektup üzerine olayların gelişmesini izledik. Başa bela güzelliğini kullanarak pek çok erkeğin yüreğini yakan ve bir kralı dahi kendisine aşık eden İrene’nin aşk hayatına doğru yelken açtık. Bu sırada Sherlock Holmes ve sadık dostu Dr. Watson’ın garip soruşturma stratejileri ile karşılaşmaya başladık. Daha ilk andan itibaren Sherlock Holmes’un garip tabiatı ile karşılaşarak sempati mi antipati mi duysak bilemiyoruz.
Karmaşık sorunları kolayca ele alabiliyor oluşu ve doğru sonuçlara varması ile gönlümüzde yer etmeye başlıyor. Soğuk ve uzak bir adam olmasına rağmen bu durumu göz ardı edebiliyoruz ancak Dr. Watson bizim için daha yakın bir karakter olarak yer alıyor. Parayı daha çok önemseyen, düzgün bir yemek yemek için Sherlock’u sıkıştıran, bizim seviyemizde bir adam. Olaylara daha düz bakarak bizim aklımızdan geçenleri Sherlock’a sormuş oluyor.
Sir Arthur Conan Doyle’un yazdığı ve polisiye romanların babası sayılan Sherlock Holmes’da algının farklı noktalarına tanık oluyoruz. Dr. Watson’ın en güvenilen yer aslında ne kadar güvenlidir diyerek güven meselesine farklı bir açıdan bakmamıza yardımcı olan nutku ile bizleri düşünmeye de sevk ediyor.
Tiyatroyu yapısal açıdan incelediğimizde modernist değil de geleneksel bir tiyatro oyunu ile karşılaşıyoruz. Sahneler arasında kararmalar, ölüm ve diğer görüntüsü kötü olabilecek durumların görsellik ile anlatılması, bunun haricinde ses efektlerinin hikayenin güçlendirilmesi için kullanılması ve son olarak Shakespeare’e yapılan ithaf. Intertextuallity. Güzel bir geleneksek tiyatro özelliği. (mainstream theatre)
Sherlock Holmes karakteri ile karşımıza çıkan Burak Karaman da zannediyorum o dedektif ukalalığı için doğmuş. 🙂 Karakter ile oyuncunun uyumundan güzel bir oyun çıkmış ortaya. Gözlerini kapaması, ani hareketleri, düşünmek için baykuşa bağlaması gibi nev-i şahsına münhasır hareketlerde bulunuyor.
Müşfik Kenter Sahnesi olarak adlandırılan sahnede böyle güzel bir oyun izlediğimiz için tüm oyunculara teşekkür ediyorum. Tiyatroya dair belki de tek eksik nokta koltuklar arasındaki mesafe. Ön koltuk ile oturduğunuz koltuk arasında benim gibi pigmeler sığabilse de uzun abiler ablalar sığamıyor.
Tiyatro Akla Kara – Sherlock Holmes – Trailer