• BEN KİMİM? / NEDEN YAZIYORUM?
  • SİZDEN GELENLER
  • Copyleft

Öznur Doğan

~ La beaute est dans la rue!

Öznur Doğan

Tag Archives: ouzo

My Life In Ruins / Geia Sou!

17 Çarşamba Eki 2012

Posted by Öznur Doğan in Filmler, sinema, film inceleme

≈ Yorum bırakın

Etiketler

akropolis, atina, georgia, my life in ruins, ouzo, sirtaki, three sisters, tur, yunan gelenekleri yeni delhi, yunanistan


Yunan ezgilerini benim gibi seviyorsanız My Life in Ruins tam size göre. Basit filmleri böyle çıtır çerezlik olarak arada götürmek gerçekten güzel oluyor. Bu filmden bir tanesi ile nasıl karşılaştığım hakkında pek bilgim olmasa da indirmiş bulunmuşum. Madem indirdim o zaman izlemiş de bulunayım diyerek açtım filmi. Sevimli bir tur rehberimiz var elimizde. İdealist olmaya çalışıyor fakat eline yüzüne bulaştırıyor gibi her şeyi. Ortalamanın altında turistleri gezdirmeye çalışıyor ve en iyi turistleri kaptırdığı için hep mızmızlanıyor. Tabii turistler de bu ablamızdan şikayetçiler çok fazla tarih marih biliyor diye.

Emekli olduktan sonra dünyayı gezmeye karar veren fakat amaçsızca takılanlar, karısı ile sürekli kavga eden ve zorba çocuklara sahip olanlar, hiç konuşmayan otobüs şoförleri ve daha fazlası. Hepsi bu turda yer alıyor. Yunanistan’ın farklı yerlerini de görmüş oluyorsunuz bu sayede. Gidilecek görülecek yerleri küçük küçük not almanız mümkün. Ee sonuçta tanrıların ülkesi Yunanistan. Tabii ki gezilecek görülecek çok yer var.

my-life-in-ruins-atina-izle

Film hem bir yunan yaşamı paradisi hem de küçük bir aşk hikayesi. Yunanlıların hani o sürekli bahsettiğimiz siestaları (öğlen uykuları), erkenden kapanan dükkanları ve kahveye düşkünlükleri alaya alınıyo filmde. En önemli anlarda bile bir tembellik bir keyif peşinde olan Yunanlıları en iyi açıklayan söz sanıyorum tüm film boyunca şu oluyor:

Georgia: You must think I’m crazy.
Poupi Kakas: Yes. 
Georgia: Fair enough. Why would not tell me?
Poupi Kakas: I thought you needed to talk. I have three sisters, so talk.
Georgia: Do you ever question what you’re doing with your life?
Poupi Kakas: No. 
Georgia: What? 
Poupi Kakas: Talk more about the no sex. 
Georgia: I’m good. Thanks.
Poupi Kakas: You don’t question? Come on. Greece is the land of philosophers. 
Georgia: Yes, but that is their job. 
Poupi Kakas: My job is to drive the bus. You know it pays better. 
Georgia: Come on. You don’t have a life plan?
Poupi Kakas: How do you plan life? 
Georgia: What? 
Poupi Kakas: Come on, we’ll get some coffee and you can talk. 
Georgia: What? We’re working.
Poupi Kakas: Everyone should take the time for a coffee. 
Georgia: That is the typical Greek mentality.

Yunan vatandaşı ve anne tarafından tatlı bir Yunan göçmenliği söz konusu iken benim de bu filmden zevk almamam imkansızdı. Memleket meselesi işte, farklı geliyor adama. Her yaz ya da fırsat buldukça Yunanistan’a kaçı kaçıveren bir insan olduğum için en az sizler kadar ben de muzdaribim bu tembellikten. Normal şartlar altında İstanbul’da öğle saatlerinde uykunun esamesi okunmuyorken orada bir garip şekilde uykunuz geliyor. Hava temiz, deniz tertemiz. Bahçeden kopardığım domatesler ile beslenmekten midir nedir, sakinlik ve ruhsal bir rahatlama çöküyor üstüme.

Filmde bir diğer tatlı nokta ise birbirinden farklı turist tipleri. Her tip neredeyse her tatilde karşımıza çıkması mümkün insanlar. Biliyorsunuz ki en iyi arkadaşlarınızı tatilde daha iyi tanıyabileceğinizi dair söylentiler de var. Tatil insanı tamamen değiştiren, kendine döndüren ve bu yüzden daha çıplak kaldığı bir dönem oluyor. Alışkanlıkların, yemek yeme tarzın ve hatta konuşman bile değişiyor, daha önce fark edilmemiş boyutlar alıyor.

My Life in Ruins her hayatın parçalı bulutlu olduğunu ama sonunda güneş açması gerektiğini hatırlatmaya çalışan bir film. Tatlı tatlı sirtaki çalar arkadan, güneş üzerinize doğar ya da karşınızda batar. Atina ve tüm Yunanistan şehirleri sizinle yaşamayı, nefes almayı bekler. Bulunduğunuz konum ne olursa olsun küçük bir hırsızlıkta, anlaşılmayan kazada ya da kızgın boğalıkta bir tatlılık vardır.

Keyif pezevenkliği diye bir şey vardır ya, yunanlarda işte o tam olarak kefi’dir. Keyif’e ne kadar da yakın değil mi? Eğer sizin bir kefiniz yoksa bir Yunanlının gözünde %60 hastalıklısınızdır. Üzülür sizin için ve hemen harekete geçer. Bir bardak Ouzo, bir dilim karpuz.

Maria: [after Georgia leaves] That girl. That girl has no kefi, What Greek does not have spirit, eh? 
Nico: Maybe she’s half Greek. 
Maria: This was supposed to be temporary while she looked for some big-shot teaching job. And now no one will hire her and I am stuck with her. 
Nico: Hey, if I make her quit, can I have a raise? 

Ve tabii filmden de anlayacağımız üzere: seks şart. 😀

My Life In Ruins Trailer

Abone Ol

  • Entries (RSS)
  • Comments (RSS)

Arşivler

  • Eylül 2017
  • Ağustos 2014
  • Şubat 2014
  • Kasım 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012
  • Şubat 2012
  • Ocak 2012

Kategoriler

  • Edebiyat, kitap inceleme, kitap tanıtım
  • Filmler, sinema, film inceleme
  • Güncel, gündem, medya
  • Sanat, resim, tiyatro
  • Seyahat, mekanlar, hatıralar

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Öznur Doğan
    • Diğer 123 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Öznur Doğan
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...