Etiketler
amin maalouf, leyla ile mecnun, libretto, ophelia hamlet, romeo ve juliet, uzaktan aşk
Sadece gördüğün bir kişiye mi aşık olabilirsin hayatında? Peki şimdiye kadar aşk üzerine anlatılanlar ve konuşulanlar? Hiç mi ihtimaline yakınlaşmadın, uzaktan sevip de sevilebilmenin…
Amin Maalouf zengin dünyasından bu sefer bir libretto çıkarıyor. Kitabın kapağında gözüme çarpan “libretto” kelimesi ve onu araştırma isteğim sonucu ortaya çıkan açıklama: Libretto, opera, operet, oratoryo, bale, müzikal, mask gibi müziksel sahne eserlerinin yazılı metinlerine verilen addır. Müziğin sözü olarak tanımlanabilir.
Kısacık, küçücük bir kitap. Aşkın kitabı da böyle kısadır belki de. Hem sözler ne kadar kısa ve yoğun ise o kadar güzel değil midir aşkta? Kısacık bir “Seni seviyorum.”u cümlelere tercih edecek yüzlerce kişi tanıyorum.
Clemence, bir prenses… Adına şarkılar ve şiirler yazılan bir prenses hem de.
Jaufre, bir prens… Sevdiği kadın adına mecnun olan, ozan tabiatlı bir prens.
Sevilen ve seven, aşık ile maşuk var iken ya hasret ya vuslat olacaktır hikayenin sonunda.
Pay biçelim, en iyi bildiğimiz aşk hikayelerinden: Romeo ve Juliet, Leyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem, Ophelia ve Hamlet… Bir tanesi ateşten gömlekler giydi, bir diğeri mecnunluktan aşkını tanıyamadı, kimisi zehri aynı dudaklardan içti, kimisi deliliğe ağıtlar yaktı. Büyük aşklar, hiçbir hikayede mutlu sonla bitmedi.
Jaufre ve Clemence’in vuslata 1 varken ayrıldı yolları. Jaufre aşkı için yola çıkıp giderken uzaklara, tanrının hastalık emrine tutuldu. Clemence ise bekliyordu Jaufre’yi. Biraz kibir, biraz onur, gizliden gizliye sevgi ve istek ile. Yine de değdi dudakları birbirine. Aşk gözlerin birbirine sarılması ile de hissedilebilirdi.
Aşktan deliye dönmek, deli divane olmak da vardı tabii. Nasıl diyordu gezgin:
İnsan birisine “sen delisin” dedi mi, bunu gerçekten düşünmediği içindir. Deli olduğunu düşünsen, gizlice acımakla yetinirsin.
Son sahnede acıyor muydu peki bu gezgin Jaufre’ye. Kollarında iken sevgilisinin ve hazırlanıyorken ölüme. Hem tüm işler onun başının altından çıkmamış mıydı? Aşka belki de ihanet eden tek şey, üçüncü bir söz, üçüncü bir göz idi.