Etiketler
Bin Jip, Chihiro, cupid, hades, Haku, Kamaji, Miyazaki, Nehir Ruhu, noface, Old Boy, persephone, psyche, ruhlar hamamı, Se7en, sen, Spirited Away, yüzsüz, Yubaba, Zeneba
Eğer filmi Türkçe ismi yayınlayacak olsam bu adı kullanmazdım. Rüyalarımı girip beni farklı ruh hallerine sokan bu tatlı filmi Ruhların Kaçışı olarak Türkçelendirmek biraz talihsizce olmuş.
Ancak hangi ismi verirdiniz derseniz henüz düşünmedim. Sadece ismin uygun olmadığını düşünmek ve filmi anlatmaya geçmek istiyorum. Miyazaki ile henüz tanışmamış olanlar için başlangıç açısından müthiş bir kurgu ve görsellik ile karşımıza çıkan bir film Spirited Away. Bu filmi izlemeden önce ben de tanışmamıştım ve aslına bakarsanız Uzak Doğu sinemasına Bin Jip ve Old Boy’dan başka filmler ile de bir araya gelme fırsatım olmamıştı. O sırada İran sineması ile ilgilenip mis gibi filmler izliyordum ancak neden Uzak Doğu sinemasını geri plana atmışım diye üzülmemek oldukça saçma olurdu.
Spirited Away izlemeye başladığınızda sonunun asla öyle olacağını tahmin edemediğiniz harika bir film. Chihiro ve ailesinin yeni eve taşınması ile başlayan bu tatlı filmde ilk olarak Chihiro’ya hafif uyuz oluyoruz. Aslında evinden ve okulundan ayrılmak istemeyen samimi bir çocuk Chihiro ancak biz sinemada her zaman cesur ve korkusuz anlatıcılara / baş kahramanlara rastladığımız için Chihiro daha resesif görünüyor. Gidene kadar söylenen Chihiro’nun bu esrarengiz hikayesi de babasının merak edip bir oyun alanı olduğunu keşfettiği yerde başlıyor.
Terk edilmiş bir oyun parkı olan mekandan gelen kokulara kanan anne ve baba Chihiro’ya “Artık mızmızlanma ve hadi bizimle yemek ye, bu yemekler bir harika” demesi de hikayenin ilk dönüş noktalarından bir tanesi oluyor. Yedikçe yiyen ve bir türlü doymak bilmeyen anne ve baba Chihiro sağı solu gezmeye başladığında çok bir domuza dönüşmüş oluyor. İlk kez bu noktada iki farklı duygunun insana neler yapabileceğine tanık alıyoruz. Merak ve aç gözlülüğün bir araya gelmesi ile birlikte domuza dönüşen anne ve baba kızlar onları kurtarana kadar da kesilip yenmeyi bekler hale getiriyor.
Burada filmi izlerken aklıma hemen Se7en geldi. 7 ölümcül günahtan iki tanesi olan aç gözlülük ve oburluğun film karakterlerini getirdiği hali gözümün önüne getiriyor ve Chihiro’nun macerasında yerini alıyor.
Haku adında tatlı mı tatlı bir çocuk ile tanışan ve akşam olması ile birlikte ruhların ziyaretine açılan bu “ruhlar hamamı“ndan nasıl kurtulması gerektiğini bilemeyen Chihiro denizi düşüp dragona sarılıyor ve Haku’nun onu yönlendirmesine izin veriyor. Burada hayatını kurtarabilmek için mutlaka çalışması gerektiğini aksi halde Yubaba’nın onu ve ailesini öldüreceğini öğrenen Chihiro hemen Hakum Hakum’un sözlerini dinleyip Kamaji‘nin yanına gidiyor.
Kamaji ruhlar hamamının baş su kaynatıcısı. Şifalı otlar ile kaynattığı canım suları hamamdaki havuzlara akıtan ve ateşini harlamak için Minionvari küçük tatlı böcekler kullanan Kamaji Chihiro’yu yanında istemese de Yubaba‘ya gönderiyor. Hayatta kalma ve ailesini kurtarma içgüdüsü ile birlikte Yubaba’nın yanına çıkan ve iş işteyen Chihiro ilk hayırlı adımı atıyor. Artık ruhlar hamamının bir parçası olan ve adını Yubaba’ya kaybeden Chihiro’nun ismi Sen haline geliyor. Türkçe’ye de uyarlandığında isimden zamire dönüşen Chihiro kişinin ismi olmasının bir hikayesi ve bir hayatı olduğunun en önemli ibarelerinden bir tanesi olduğunu tüm film boyunca bize hatırlatma fırsatı buluyor. Çünkü aileni ya da herhangi bir şeyini kaybetsen de adın ve hikayen seninle olduğu sürece hayatta kalma şansın artıyor. Çünkü kim olduğunu biliyorsun ve unutmamak için kendine hatırlatabiliyorsun.
En zor işlere Ünzile gibi koşturulan Sen, gecenin bir vakti mon mon hareket eden ve iyi mi yoksa kötü mü olduğu karar verilemeyen bir ruhu NoFace – Yüzsüz sayesinde bir güzelce temizliyor. Nehir Ruhu olduğu ortaya çıkan bu ruh da temizlenmesine istinaden ruhlar hamamına iyi bir para veriyor. Sen’e ise şifalı bir top bırakıyor. Yubaba’nın gözüne giren ancak hala bir düşman olarak görülen Sen ise NoFace’i hamama aldığı için başına geleceklerden bi’haber hayatına devam ediyor.
Hikayeden kopup biraz Yubaba, bebeği ve Yubaba’nın kardeşini inceleyelim derim. Yubaba adında da anlaşılacağı gibi (anlaşılmaya da bilir) hikayemizin kötü karakteri ancak her kötü karakterin bir zayıf noktası olduğu gibi Yubaba’nın da bu zayıf noktası mevcut. Kendisinin kocamaaaan bir bebeği var ve bebeğini o kadar çok seviyor ki yastıkların arasında, ona özel büyük bir odada bu koca oğlanı severek, öperek ve okşayarak zamanını geçiriyor. Tabii ki kötülükten kalan vaktinde. Yubaba’nın bebeği ise şımartılmış bir Türk çocuğu gibi ağlıyor, sızlıyor, Chihiro’yu dahi oyun oynamazsa annesine öldürtebileceği ile tehdit ediyor. Yubaba’nın kız kardeşi ise Uzak Doğu kültürü ile özdeşleşmiş olan Ying and Yang’ın bir parçası. Yubaba’dan daha iyi ve daha anlayışlı. Hatta daha tatlı. İkiz olmalarına rağmen Yubaba’nın çirkinlikleri yalnızca Yubaba ona haksızlık yaptığında ortaya çıkıyor. Kötünün kötü olmaya devam ettiği ancak iyiliğin kötülüğü alt edebileceği ön görüsünde bulunmamıza yardım eden Zeneba, Haku’nun Yubaba için çaldığı mührünü geri almak için elinden geleni yapıyor.
Ailesini bulmak için filmin başında söz veren Haku’nun yardımları ile çalışmalarına devam eden Sen, Haku’nun Zeneba tarafından yaralanması sonucu çalınan mührü geri götürmek için Zeneba’ya gitmeye ve mührü götürmeye karar veriyor. İki küçük arkadaşı, NoFace ve kendisini alıp Zeneba’ya giden Sen mührü iade ediyor. Zeneba’nın yaraladığı ancak aşkın iyileştirdiği Haku’nun Sen’i geri almaya gelmesi ve yıllar önce kaybettiği adını hatırlamasına Chihiro’nun yardım etmesi ile hayata dönen Haku Nehir Ruhu olduğunu öğreniyor.
Mührü geri veren ve Yubaba’ya döndüğünde son kez bir denenecek olan Chihiro son testin farklı domuzcuklar arasından annesi ve babasınu bulmak olduğunu görüyor. Domuzcuklar arasında ailesinin olmadığını söyleyen Chihiro kazanıyor ve ruhlar hamamından ailesi ile birlikte gitmeye hak kazanıyor.
Renklerin ve hayatın bence daha renkli olduğu ruhlar hamamından ayrılan Chihiro ve ailesi hayatlarına devam etmek üzere yol alıyorlar. Biz de izlediğimiz bu güzel şölenin sonunda başarmış olmanın verdiği mutluluk ve desteklediğimiz karakterin iniş çıkışları ile bir filmin sonuna gelmiş oluyoruz.
Spirited Away henüz izlememiş olanların hemen izlemesi gerektiği, izleyenlerin ise tekrar izlemeyi hak kazandığı, minnoş mu minnoş bir film olarak film arşivlerinde yerini alıyor.
Son olarak vurgulamam gereken iki nokta mevcut, ilk ruhların ruhlar hamamında temizlenmesi. Bu da aslında ruhun temizlenmesi ve yenilenmesi anlamına geliyor ki ruhun temiz olmasının ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Kötülükler ruhlardan arındıkça ruh beyazlıyor, tertemiz oluyor.
Bir diğeri ise Chihiro kaçarken Haku’nun ona şimdi git ve bir daha sakın arkana bakma demesi. Bana mitolojiden tanıdık gelen bu sahne yer altında Hades tarafından el konulan Persephone‘un sakın yer altına tekrar bakma yoksa burada kalırsın denmesine rağmen bakmasını, Psyche’nin Cupid’e bakmaması gerektiği ancak binbir dalavera ile bakarak cezalandırılmasını hatırlattı. Burada Chihiro iyi bir kız olarak tanrıların ve kızların aksine Haku’ya ve geriye bakmayarak hayatına devam edebildi.
Mitolojik göndermeler kalp ben.
Spirited Away – Miyazaki – Trailer