Etiketler

, , ,


Gözünü sevdiğimin Türkçe’si. Adamlar 4, yazıyla dört, kelime ile anlatmaya çalışırlarken filmlerini, bizimki sadece 2 kelime. Ekleri sonunda olan bir dile sahip olmanın en tatlı yanı bu belki de.

Das Leben der Anderen benim Almanca mantığımı kıran film oldu. O zamana kadar ben de ortalama bir Türk gibi “Almanca çok kaba yaaa..” “Iyyy hiç sevmem Almanları” gibi bir argümanla geziyordum. Ciddi anlamda insanların da bizlere göre garip olduğunu görünce kesin karar vermiştim. Almanları sevmeyecektim!

Hala pek sevdiğimi söyleyemem tabii. Hatta Alman Dili ve Edebiyatı okuyanları hala anlamış değilim. Git İspanyol Dili ve Edebiyatı oku evladım. Ya da ne bileyim İtalyan Dili vs. Neden Almanca? Neden? Neden? Neden? Seviyorsa demek.

Yargılamak bana düşmez. Ben sadece düşünürüm. Bu gerginlikle filmi arkadaşım önerdiğinde “Of, Almanca’yla nasıl idare edeceğim şimdi ya?” dedim. O da, “İzle bak gerçekten seveceksin.” dedi. Tamam dedim ben de her şeye. Filmi indirdim bir korsan olarak. Gerilimli kısım yine altyazının doğru olup olmadığı zamandı. Adamların dilini anlamıyorum ki altyazı bulabileyim. Oflamak puflamak serbest tabii. Nasıl olsa evde tek başıma film izleme keyfindeyim.

Altyazı bulundu, film izlenmeye başlandı. Garip bir tatlılık var filmde. Bok sürdürmek de istemiyorum tabii düşüncelerime. Almanlar da neymiş, hiç duymağğğdım diye devam edebilmem için filmi sevmemem lazım! Sevme Özz, sevme! (SEVDİ.)

Politikanın kol gezdiği bu filmde yasaklılar döneminde politik bir kitap yazmaya çalışan bir adam ve sevgilisi ayrıca da onu dinleyen bir ajan var. Başkalarının hayatına dahil olduğunuzda onlardan kopmanız mümkün olabilir mi? İşte bunu sorgulatıyor size  film. Bulunduğunuz tarafın size ne dikte ettiği değil sizin nasıl hissettiğiniz ve nasıl yönlendiğiniz meselesine parmak basıyor.

the-lives-of-others-baskalarinin-hayati-izle

Sadece bu değil, en başta yaşanan sorgu sahneleri sırasında da “Ben olsaydım acaba ne yapardım?” diye düşündürtüyor adama. Sanıyorum mesajı lökkadanak vermeyip ince ince sızdıran ve bu sızıntılar ile kocaman bir nehir yapan film bu film.

Film biter, ben gözyaşları içinde kalmışımdır. Güzel bir gülümseme ile yaşanan ölümlere üzüntüm oldukça da çoktur. Das Leben der Anderen en sevdiğim, sevebileceğim ve hiç çekinmeden dört beş kez izleyebileceğim filmler arasında yerini alır.

Almanlara karşı olan antiliğim uzunca bir süre için son bulur. Sonra tabii insanın huyu suyu değişmediği için yine uzak gelmeye başlar Almanca. Erasmus sınavına okul yine Almanya’ya yolluyor diye gitmem ama Avusturya’yı araya eklediklerini bilmediğim için boş sınav kağıdı vermiş olurum. Ah bu benim sergüzeştliğim.

Hamiş: Sizlere güzel güzel filmden konuşmalar vermek isterdim fakat IMDB’de de pek bir şey yok. Film bu kadar güzelken sözleri vermek neden zor gelmiş anlamadım. Yine de izleyin, izlettirin. Adam olun. Öperim.

Das Leben Der Anderen / The Lives of Others / Başkalarının Hayatı Trailer

Reklam