Etiketler
arizona state üniversitesi, deli dahi, dr. carlock, duke üniversitesi, hayvanbilim, hug box, insani edebiyatı fahri doktorası, perspektif, rainman, sarılma kutusu, temple grandin, yüksek lisans
Siz benim deli dediğime bakmayın, Temple Grandin aslında otistiktir. 29 Ağustos 1947 yılında doğmuştur. Hayatı boyunca en çok değer verdiği şey olan büyükbaş hayvanlar için çabalayıp durmuştur.
Temple Grandin filmi Temple Grandin tarafından senaryo edilmiş bir filmdir. Bu yüzden hem doğruluğuna inanmış oluruz hayatının hem de ilk ağızdan dinlediğimiz için sanki bize anlatıyormuş gibi hissederiz. Özel bir anaokulu, ardından ilkokul, lise ve üniversite eğitiminden geçen Grandin kendisini sakinleştirecek düzeneği icad edene kadar bir işkence halinde yaşamaktadır her şeyi. Bıraktığı eşyalar bıraktığı gibi kalsın ister, başkalarının yanında kendisini rahat hissedemez. Rainman gibi akla hayale gelmeyen işlemleri yapabilir, bir sayfayı tek bakışta ezberleyebilir ve akıldan okuyabiliyor, perspektif algısını kıracak çok sağlam bir kutu yapabilir.
Amerika liselerinde filmlerden görmeye alışık olduğumuz yüksek oranda arkadaş alayına maruz kalmıştır, bu yüzden rahat bir çocukluk geçirdiği söylenemez. Üniversiteye gittiğinde de her şey istediği gibi devam etmeyecekti fakat o kendisi için özel bir yol çizmeye başlayacak, yapabileceğinin en iyisini hesaplayarak kocaman bir tesisi yeniden inşa edecektir. Arizona State Üniversitesi’nde Hayvanbilim bölümünde yüksek lisans yaptıktan sonra bu yolda devam edecek, doktorasını verdikten sonra Duke Üniversitesi’nde İnsanı Edebiyat Fahri Doktorası almıştır. Şimdi gelin de nasıl sevmeyin siz bu kadını.
Film boyunca ilk olarak Grandin’in hayatına giriyoruz. Yaşadığı zorluklar sonrası “hug box” olarak icat ettiği, 4 tarafı tahtalarla çevrili olan ve belirli düzenekler ile açılıp kapanabilen kutuyu üniversitesine taşımak istediğinde hem gülüyor hem de yine aldığı tepkiler dolayısı ile gülüyoruz. Temple Grandin bizde hiçbir zaman için acıma duygusu uyandırmıyor. O tamamen kendine yetebilecek birisi. Bunu da adım adım görüyoruz. Sadece kendi sorununu çözmekle de kalmıyor, insanlığa da yardım etmiş oluyor. Ürettiği kutu ile dünya üzerinde pek çok otizm hastasına da yardımcı oluyor.
Ve hatta benim gibi sulu gözlü iseniz filmin sonunda ağlıyorsunuz. Hayatı resimler ile görüp birbirine bağlayan bir bilim insanının dünyasında gezinmenin acı tatlı tadını alıyorsunuz.
“Temple Grandin: …They’ll be very calm. Nature is cruel but we don’t have to be; we owe them some respect. I touched the first cow that was being stunned. In a few seconds it was going to be just another piece of beef, but in that moment it was still an individual. It was calm… and then it was gone. I became aware of how precious life was. I thought about death and I felt close to God. I don’t want my thoughts to die with me. I want to have done something.”
“Temple Grandin: Of course they’re gonna get slaughtered. You think we’d have cattle if people didn’t eat ’em everyday? They’d just be funny-lookin’ animals in zoos. But we raise them for us. That means we owe them some respect. Nature is cruel, but we don’t have to be. I would’nt want to have my guts ripped out by a lion, I’d much rather die in a slaughterhouse if it was done right.
Dr. Carlock: It seems to me that you should be the one to design… the slaughterhouse…
Temple Grandin: [interrupting] We can easily do a way where they don’t feel pain and they don’t get scared.
Dr. Carlock: Did you hearwhat I said, Temple? I think you’re the one who should design it. “
Temple Grandin Trailer